Aslan'ın dudakları alaycı bir gülümsemeyle kıvrıldıktan sonra, karşısında kendisinin ters bir şey söylemesinden çekinen adama bakarak,
-Anladım, dedi.Adam, onun bu tepkisine şaşırmış.olmakla birlikte, temkinli bir sesle,
-Başka bir emriniz var mı efendim? sorusuna,Aslan,
-Yok gidebilirsin, deyince adam azarlanmadığına içten içe sevinerek odadan ayrıldı.O dışarıya çıkınca, Aslan ayağa kalkarak pencerenin önüne geldi.Bir süre manzarayı seyrettikten sonra, ani bir kararla askıdaki ceketini alarak odasından çıktı.
...
Neşe, sabahın erken saatlerinden beri, müşterilerini düğüne hazırlamakla meşguldu. Patronu Nihat ve manikürcü İlknur'la birlikte gelin ve ailesinden beş kişinin saç, makyaj ve tırnaklarını yapmakla uğraşmışlardı.Artık, düğün sezonu açıldığı için haftasonları nişan ve düğünler için sık sık randevulu müşterileri oluyordu.
İşlerini bitirince, gelini giydirip damadın gelmesini beklemeye başladılar.Belki de, mesleklerinin en keyifli tarafı, gelini hayallerindeki güzelliğe kavuşturmak ve damadın onu gördüğü zaman yüzünde beliren hayranlık ifadesine tanık olmaktı.
Tam o sırada; çiçek ve kurdelelerle süslenmiş gelin arabası kapıya yanaşınca,
onlar da her zaman yaptıkları gibi; gelini uğurlamak üzere, arkasından çıkarak alkışlamaya başladılar.Neşe de bu sevince ortak olmak için alkış tutarken, gelin arabasından inen damadı görünce, sanki başına bir yıldırım düşmüş gibi sarsıldı.Adam da; onu görünce kısa bir şaşkınlık yaşamakla birlikte, istifini bozmadan gelini elinden tutarak arabaya bindirdi.
Müşterileri uğurladıktan sonra içeri geçtiklerinde Nihat,
-Damadın Salih olduğundan haberiniz var mıydı? diye sorunca,İlknur Neşe'nin üzgün yüzüne bakarak,
-,Abi bilsek kabul eder miydik, gelini tanımıyoruz ki damadı bilelim, sence özellikle mi seçtiler burayı yani nispet yapar gibi?Nihat içini çekerek,
-Sanmıyorum, herhalde tesadüf olmuştur, sonucunda Salih'in, Neşe'nin burada çalıştığını bildiğini sanmıyorum.İlknur
-Belki, gelinin haberi vardı...Konuşmaları sessizce dinleyen Neşe,
-Abi izin verirsen beş dakika hava alabilir miyim? diye sordu.Nihat,
-Tamam kızım, hatta; istesen eve de gidebilirsin,-Sağol abi ama, bugün müşteri çok, bensiz zorlanırsınız, gelirim biraz sonra,
diyerek dışarıya çıktı.Dünkü yağmura nazire yaparcasına bir bahar gününe yakışır pırıl pırıl bir hava vardı dışarıda.Parka doğru yürürken,
-Şanslı kızmış diye düşündü.Çok da güzeldi, Salih de şanslıymış, belki zamanında ayrılmamız en doğrısuydu,
dese de; bir zamanlar çok sevdiği hatta, severek ayrıldığı adamı damat olarak karşısında görmek, üstelik de; evleneceği kadını kendi elleriyle süslemesi çok dokunmuştu yüreğine.Gözlerinden iki damla yaş düşerken gökyüzüne bakarak,
-Ama bu da biraz fazla olmadı mı Allah'ım, diyerek sitem etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN İNİNDE
RomanceGenç bir yazar adayı olan Ebruli'nin yolu ünlü yazar Şahika Tecer ve oğlu Aslan'la kesiştiğinde geçmişten gelen sırların kahramanı olacağından haberi bile yoktu.Bu karşılaşma bir tesadüf müydü?Yoksa herşey bir planın parçası mıydı? Ya da acı dolu...