58

3.2K 235 26
                                    

Neşe, Gülizar Kafe'nin olduğu caddeye gelince, taksiden inerek yürümeye başladı.Yolun üzerindeki bir mağazaya girerek satın aldığı elbiseyi kabinde giyindi.Çalıştığı dükkandan alıp çantasında getirdiği siyah küt saçlı bir peruğu başına takarak, dudaklarına daha önce hiç sürmediği koyulukta kırmızı bir ruj sürdü.Şapka ve geniş çerçeveli güneş gçzlüklerini de takınca tamamen farklı birine dönüşmüştü.

Aslında, bunları yapmak zorunda kalması nedeniyle, ağlamamak için kendini zor tutuyordu.Yavuz, ona karşı dürüst davranıp, ailesinin bu buluşmayı istediğinden ona söz etse, belki ortak bir çözüm bulmaları mümkün olabilecekken, şimdi onu bu komik duruma düşürdüğü için ona çok kızgındı.Kendini bu haliyle gerçekten çok aşağılanmış ve küçük düşürülmüş hissediyordu.Bazen, filmlerde gördüğü sevgilisini kılık değiştirip takip edenler için "psikomanyak" deyip gülerken, şimdi kendisi aynı duruma düşmüştü.Fakat, bu buluşmayı kendi gözleriyle görebilmesi için bulabildiği tek ççzüm yolu buydu.

Kafenin kapısından içeri girdiğinde, saat üçe on vardı.Kapıyı rahatlıkla görebileceği bir masaya oturarak, beklemeye başladı.Az sonra Yavuz'un içeriye girdiğini görünce, heyecandan kalbinin neredeyse yerinden çıkacağını hissetti.Yavuz'un elinde bir çiçek buketi taşıması onu daha da çok şaşırtmıştı.Hafızasını yoklayınca, Yavuz'un ona henüz hiç çiçek almadığını hatırladı.Yavuz, etrafına bakınırken, tanınma ihtimaline karşın, başını hemen önüne indirerek telefonuyla ilgilenmeye başladı.

Yavuz şöyle bir etrafına bakındıktan sonra, ondan biraz uzaktaki bir masaya oturmuştu.Az sonra, kız da içeri girince, Neşe onu dikkatlice incelemeye başladı.Kızın tahmininden çok daha güzel olduğunu görünce şaşırmıştı.Uzun boylu ve zayıf bir kızdı.Omuzlarından aşağıya dökülen kumral saçlarının yüzüne düşmesini engelleyen bir taç takmıştı.Uzaktan bile belli olan mavi gözleri vardı.Neşe, afallamıştı.Bu kadar güzel bir kız hangi erkeğe ilgi duysa, geri çevrilmesi çok güç olurdu herhalde.Yavuz kızı görünce ayağa kalkarak, kibarca karşılayıp, elini sıktı.

Neşe, onlara biraz daha yakın olma isteğiyle, tam arkalarındaki masaya geçerek oturdu.Şimdi Yavuz'la yüz yüze oturuyorlardı.Kız masaya oturup,
-Ne güzel çiçekler, deyince,

Yavuz, buketi ona doğru uzatarak,
-Nevin, kusura bakma geçen sefer söz verdiğimiz halde gelemedik evinize, bir özür çiçeği sizin için.

-Evet annen söyledi., biraz tahatsızlanmış herhalde, olsun kısmet bugüneymiş,bence daha iyi de oldu böyle.

Neşe, gözündeki siyah camlı gözlüğün arkasından o sırada Yavuz'un yüzünde oluşan bütün mimikleri okumaya çalışıyordu.

Yavuz gülümseyip başını sallayarak,
-Belki de, dedikten sonra garsonu yanına çağırarak,
-Ne arzu edersin? diye sordu.O'nun kızın yanındaki bu çıtkırıldım kibar hali de şaşırtmıştı Neşe'yi.Oysa, ona günlerce surat asıp kapris yapmıştı Yavuz.Onu kolundan tutarak sahile götürdüğü o gün bu buluşmayı engellemeye çalışırken kadınlık gururunu da bir yana bırakmak zorunda bırakmıştı.Fakat, şimdi gördüğü kadarıyla insan, olması gerekeni engelleyemiyordu.O gün mani olmaya çalıştığı o aile görüşmesi, bugün, baş başa olarak gerçekleşiyordu.

Taktığı peruk ve şapka başının çok terlemesine neden oluyordu.Bir peçeteyle terini sildikten sonra önündeki soğuk limonatadan bir yudum alarak ferahlamaya çalıştı.Yavuz ve Nevin sipariş ettikleri dondurmayı yerlerken, tanıdık aile bireyleri hakkında sohbet ediyorlardı.Sabırla onları dinlerken, telefonuyla oyalanıyormuş gibi davranıyordu.

ASLAN'IN İNİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin