48

3.3K 257 12
                                    

Şahika Hanım, başını sallayarak,
-Üzülme can yakanın da canı çok yanar bir gün, ama... çok geç olmuştur artık...Şaref'le benim gibi...

Ebruli biraz tereddütlü bir sesle,
-Siz de Şeref Bey'le... böyle bir hayata düşkünlüğü sebebiyle mi ayrıldınız? diye sordu.

Şahika Hanım, acı bir gülümsemeyle,
-Bizimkisi biraz daha..karışık bir hikaye..ben de senin yaşlarındaydım onunla tanıştığımda...şimdi yazar olduğuma bakma, mühendislik okudum ben... fakülteyi yeni bitirmiştim...bir iş vesilesiyle tanışmıştık Şeref'le, İstanbul'un tanınmış ailelerinden birinin oğluydu.Benden bir on yaş kadar da büyüktü.Sonra...çok sevdim onu. O'nun da beni sevdiğine inanmıştım.Çünkü ayaklarımı yere bastırmazdı...gençtim, güzeldim, o da böyle Aslan gibi çok yakışıklıydı...

Şahika Hanım, burada gözünden akan yaşı silerek bardağından bir yudum içti.
-Sonra evlendik...çok mutluyduk...ya da ben öyle zannediyordum, işi gereği sık seyahate giderdi Şeref... geceler boyu beklerdim onu, üstelik hamileydim bir bebek bekliyordum...O sıkıntılı günlerimde hep yanımda olan bir çocukluk arkadaşım vardı... sanıyordum ki, o beni avutuyor dertlerime ortak oluyor, öyle değilmiş meğer, amacı...Şeref'i benden ayırıp...

Burada susup, bekleyince Ebruli,
-O kadının adı... Hicran mıydı? diye sordu.

Şahika Hanım başını sallayarak,
-Evet...ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için üzülürdüm ona...yardım ederdim, zaman zaman evime gelip, işlerime yardım ederdi...işte o günlerin birinde Şeref'i baştan çıkarmış...

Şahika Hanım bunları anlatırken, yüzünde sanki eski bir filmi izler gibi dalgın bakışlar vardı.
-Sonra...bu durumu Şeref'e söylemiş, benden ayrılmasını istemiş, o da kabul etmeyince çok tehdit etmiş, bana söyleyeceğine dair...Şeref de buna sürekli para vermiş sussun diye...

Ebruli, Şahika Hanım bunları anlatırken pür dikkat onu dinliyordu.Oturdukları mekanda onlar gibi sohbet eden bir kaç kişi daha vardı.Fonda, Zeki Müren'in sesinden "Elbet bir gün buluşacağız" şarkısı çalmaya başlayınca Şahika Hanım, kadehini kaldırarak, sanki karşısında Şeref Bey varmışçasına,
-Elbet bir gün buluşacağız bunu senin için içiyorum Şeref Bey, diyerek bir yudum içti.

Sonra devam ederek,
-Bir gün bu durumu...bir şekilde öğrenince Şeref'e sorduğumda...inkar edemedi..."insanı en çok yıkan sevdiklerinden gördüğü ihanetmiş" derler...benimki de öyle oldu yıkıldım, o gece erken doğum yaptım...maalesef bebeğimi...bir kaç gün yaşatabildiler sadece...O zaman dedim ki; "Ah, Allahım bu nasıl bir acı... daha dün cennetinde içimde muhteşem bir inci varken, bugün cehennemindeki zakkum ağacından tadıyorum"...

O anda Ebruli, Şahika Hanım'ın gözlerine baktığında, kavuşamadığı bebeğinin özlemini gördü.
-Çok üzüldüm...sizin için kimbilir ne kadar zor olmuştur...hem ihanet, hem de, üstüne bebeğinizi kaybetmeniz...

Şahika Hanım başını sallayarak,
-Sadece bir yıkıntıydım artık...o acı günlerde Şeref'ten boşanmak istesem de, o buna karşı çıkarak "sürekli beni çok sevdiğini ve bir hata yaptığını söylüyordu" ama, hani derler ya, bardak bir kere kırıldı mı, yapıştırsan da artık eskisi gibi olmaz diye...o misal biz de hiç bir zaman eskisi gibi olamadık, o zaman çok pişmanlık içinde kıvrandığını biliyorum Şeref'in,
Bana ne dedi biliyor musun,
"Keşke bütün malımı verseydim de senin bana olan o aşkını geri alabilseydim"...çünkü o da kaybettiğinin farkına vardığında...çok geç olmuştu artık...

ASLAN'IN İNİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin