Neşe eve girdiğinde Yavuz'un aradığını görünce, odasına geçerek kapıyı kapadı.Kısık bir sesle,
-Efendim, diyerek açtı.-Daha işten çıkmadın mı canım?
Neşe sesine doğal bir ton vermeye çalışarak,
-Çıktım aslında... yanına uğrayacaktım fakat...annem rahatsızlanmış biraz, onun için direkt eve geldim...Yavuz, üzgün bir sesle,
-Öyle mi... çok geçmiş olsun, benim yapabileceğim bir şey varsa... haber ver olur mu?Neşe söylemek zorunda kaldığı yalanın vicdani azabını içinde taşıyarak,
-Sağol Yavuz...her zamanki migren ağrısı, ilacını alınca daha iyi oldu merak etme...sen neler yaptın...kapattın mı dükkanı?-Bugün çok yoğundum...yoruldum biraz, az sonra kapatacağım... ben de eve geçerim biraz sonra...
Neşe, Yavuz'un, biraz önce ablasıyla konuştuğu konularla ilgili ona bir şey söylemeyeceğini tahmin ediyordu.Ya, o kızla buluştuğunda...
Derin bir çekerek,
-Yavuz...annengil..bizim arkadaşlığımızı öğrenirse...sence karşı çıkarlar mı? diye sordu.Yavuz, beklemediği bu soru karşısında şaşkınlık yaşamış gibi, biraz suskun kalınca, böyle bir olasılığın ilk sinyallerini almıştı Neşe,
Fakat, Yavuz, onu sakinleştirmek ister gibi bir tonla,
-Onlar...benim mutlu olacağım hiç bir şeye karşı çıkmazlar...ben de sadece senin yanında çok mutluyum biliyorsun...Neşe,
-Ben de senin yanında...derken içinde onu yiyip, bitiren huzursuzluğu Yavuz'a hissettirmemeye çalışıyordu.
...Ebruli, çalışmaya başlayalı bir kaç gün olmasına rağmen şirkete çabuk uyum sağlamıştı.Toplantıda, diğer çalışanlarla tanıştığında, sıcak karşılanmış, yazdığı bir kaç metin de çok beğenilmişti.Sinan, ona,
-Şirkete taze kan gibi geldin, diyerek memnuniyetini belirtince, o da
Sinan'a minnettar olduğunu söylemişti.O gün, Sinan,
Hadi gel sıkı çalışmanın karşılığında bu akşam bir yemek ısmarlayayım sana, deyince iş çıkışında, yakınlardaki bir restorana giderek, bahçe kısmına oturdular.
Yemeklerini yerken, Sinan,
-O geceden sonra, bir daha görüşemedin mi Şahika Hanım'la, diye sordu.Ebruli,
-Hayır...belki beraber yazdığımız kitapla ilgili bir çalışma olursa...basım veya lansman aşamasında mecburi karşılaşmalar olacaktır belki...-Duyduğum kadarıyla, bazı sağlık sorunları nedeniyle, Aslan'la Amerika'ya gitmişler...yeni dönmüşler.
Ebruli, başını sallayarak,
-Evet...öyleymiş..-Peki ya Aslan... gördüğüm kadarıyla...o, sana çok değer veriyor...yani ben Aslan'ı yıllardır tanırım... bulunduğu yere çok çalışarak ve mücadele ederek geldiğine tanık oldum...annesinden başka bir kadına da değer verdiğini görmedim bugüne kadar...fakat, sen sanki farklısın onun için...
Ebruli gülümseyerek,
-Öyle bile olsa...bizim için...birlikte yürünecek bir yol.yok...birazcık öngörüsü olan...bunu anlar zaten, o yüzden...böylesinin bizim için...çok daha iyi olacağına inanıyorum...
Peki ya Begüm'le sen...o gece onun sana olan sevgisini görünce...şaşırdım açıkçası...senin ileri sürdüğün çekinceler onun açısından da zor olmalı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN İNİNDE
Roman d'amourGenç bir yazar adayı olan Ebruli'nin yolu ünlü yazar Şahika Tecer ve oğlu Aslan'la kesiştiğinde geçmişten gelen sırların kahramanı olacağından haberi bile yoktu.Bu karşılaşma bir tesadüf müydü?Yoksa herşey bir planın parçası mıydı? Ya da acı dolu...