90

2.7K 182 2
                                    

Ebruli sahil yolu boyunca yürürken, bir kaç saat önceki mutluluklarının, onun bir anlık öfkesi ve kıskançlığı nedeniyle tuzla buz olduğunu düşünüyurdu.

Gözünden damlayan yaşları silerken, içinden geçen bir sürü
pişmanlık söyleminin başına birer "keşke" sözcüğü konduruyordu. Biliyordu ki, günlerdir içinde sakladığı ve onun yüreğini zehirleyen
endişesini bu akşam Aslan'ın yüzüne haykırırken, ilişkilerini de geri dönülmez bir noktaya sürüklemişti.O'na olan güvensizliği, aralarında korkunç bir uçurumun açılmasına neden olmuş ve her ikisi de o uçurumun içine tepetaklak yuvarlanmışlardı.Bir taksiye el ederek evinin adresini verirken, o uçuruma gerçekten düşmüş gibi bütün vücudunun sızladığını hissediyordu.

...

Meryem, televizyon kanalından gelen davet üzerine kadınla buluşmayı kabul etse de, bunun ekran önünde olmasını şiddetle reddetmişti.Kadınla bir kafede buluşup görüşmelerinin sağlanacağı söylenince, Mahmut da onunla beraber bu görüşmeye gelmeyi istemiş ve ailesinden birini bulması konusunda onu sonuna kadar destekleyeceğini söylemişti.

Kadınla buluşacakları kafeye yaklaşırlarken, Meryem, Mahmut'un elini bir an olsun bırakmamıştı.Fakat, avuçlarının içi öylesine terlemişti ki, içeri girmeden önce Mahmut onu kendisine doğru döndürerek,
-Canım biraz sakinleş istersen.Biliyorum senin için çok zor bir durum ...ama herkes hayatta hatalar yapabilir...çok fazla tepki göstermeden, karşındakinin hikayesini de dinle tamam mı? diye sorunca Meryem, derin bir iç çekerek başını salladı.

İçeriye girdiklerinde Meryem heyecanla etrafına bakınırken, Mahmut,
-Galiba şu en arka masada oturan kadın, deyince dönüp, o tarafa doğru baktı.

Masada oturan ufak tefek kadın ondan daha heyecanlı ve tedirgin görünüyordu.Ürkek gözlerle etrafına bakınırken, masanın üzerinde kavuşturmuş olduğu ellerini sürekli ovuşturuyordu.Meryem ona doğru yaklaştıkça, kadına olan benzerliği onu daha da çok şaşırtmış ve annesi olma ihtimalini güçlendirmesi nedeniyle, istemsizce ona karşı öfke duymasına neden olmuştu.

Fakat; ön yargılı olmayacağı konusunda Mahmut'a verdiği sözü hatırlayınca, sakinleşmeye çalıştı.Sonucunda, biraz sonra karşılaşacağı kadın annesi olsun, ya da olmasın, çok önemli değildi artık onun için.Şimdi yanında ailesi olarak kabul ettiği kişinin elini sımsıkı tutup ondan güç almaya çalışarak, masaya yaklaştı.
Kadın, onu görür görmez heyecanla ayağa fırlarken, Meryem'e öyle duygulu bir şekilde bakıyordu ki; bu bakışlar onda elektrik çarpmış hissi yaratmıştı.O gözlerden sevgi, merhamet, pişmanlık emareleri ardı ardınca geçerken, kadın onun sanki her milimetrekaresini hafızasına nakşetmek ister gibi bakıyordu .

Meryem, masaya yaklaşınca başıyla bir selam vererek,
-Merhaba, ben Meryem, diyerek elini uzattınca, kadın da onun elini hemen sıkarak,
-Bende Melek, diye yanıt verdi.
Meryem, masaya otururken,
-Pek isminizle müsemma birisi değilsiniz galiba...bir kaç günlük bebeğinizi hiç acımadan bir cami avlusuna bıraktığınıza göre...yani biraz şeytana uymuşsunuz gibi, deyince kadın kıpkırmızı olmuştu.Fakat, bu çok onur kırıcı sözleri bekliyormuş gibi başını eğerek,
-Haklısınız, deyince bu sefer şaşırma sırası Meryem'e gelmişti.
Aralarında bir süre sessizlik olunca
Mahmut elini uzatarak,
-Ben de Mahmut...Meryem'in nişanlısıyım, diyerek kendini tanıtınca kadın samimi bir gülümsemeyle,
-Memnun oldum..diyerek selamladı.

Masaya oturduklarında, Meryem hemen söze girerek,
-Evet sizi dinliyorum, deyince kadın çekingen bir sesle,
- Annem ben çok küçükken ölmüş, onu hiç hatırlamıyorum.Malum babam da hemen yeni biriyle evlenmiş üvey annemden iki kardeşim daha vardı.Pek sevmezdi beni, o yüzden de sanırım biran önce kurtulmak istedi. Ben...evlendirildiğimde daha çocuk sayılırdım, yani on altı yaşında falandım, babamın zoruyla benden yaşça oldukça büyük olan biriyle biraz da zorla evlendirildim, resmi nikahımız yoktu.

Bunları söyledikten sonra masada duran bardaktan bir yudum su içti. Meryem onun söylediklerini dikkatle dinlerken, bir yandan da; karşısındaki bu kadının yaşadıklarını gözünde canlandırmaya çalışıyordu.Melek, bardağı yeniden masaya koyarken elleri titriyordu.İçini çekerek,
-Sonra...işte yaş farkından kaynaklanan anlaşmazlıklar sürekli dayak ve maddi sıkıntılar eklenince dayanamadım, kaçıp baba ocağına sığındım ama, orada da kabul görmedim.Bebeğin babasıyla işte o sıralarda tanıştım.Bir umut işte, ona sarıldım.Sandım ki o beni bu.yaşadığım kabus dolu günlerden kurtaracak, fakat, hamile olduğumu öğrendiğim gün, onun evli ve iki çocuklu olduğunu da öğrenmiştim.

Meryem, kadının yüzünü incelerken onun sanki o günleri yeniden yaşıyormuşçasına üzüntü hissettiğini fark etmişti.Fakat içindekini saklamayıp diline dökerek,
-Hata etmişsiniz, bir sorundan kurtulmak isterken başka br sorun açmışsınız başınıza, deyince,

Kadın başını eğerek,
-Çok haklısın, şimdi düşününce ne kadar cahilmişim diyorum, ama bir yandan da kızamıyorum kendime.Çünkü öğretenim, yol gösterenim, elimden tutanım hiç olmadı. İnsan sahipsiz olunca en küçük bir gülümsemeye bile kanıyor, elini tıtup gidiveriyor.Daha on sekiz yaşında çocuk sayılabilecek çağda yapılanlar bunlar, ne derece doğru olabilir ki...

Mahmut, anlayışlı bir sesle,
-Haklısınız peki sonra ne oldu? diye sorunca,

Melek,
-Onunla yüzleşince sessizce gerçekleri kabul etti.Eşinden ayrılıp benimle evlenmeyi istese de, onun iki oğlundan ve eşinden ayrılıp benimle evlenmesine gönlüm razı olmadı.O nedenle, hamile olduğumu bile söyleyemeden ayrıldım ondan.Aileme hamile olduğumu söylesem başıma gelecekleri size söylememe gerek yok herhalde.O yüzden hamileliğimi gizleyip bir yufkacıda iş bulup çalışmaya başladım.Sonra bir arkadaşımın yardımıyla gizlice doğum yaptım, o panikle, ne yapacağımı bilemeyince, hiç istemesem de, bebeği o caminin avlusuna bırakıverdim...

Melek, bunları söylerken içi yanıyormuşçasına elini kalbinin üzerine götürmüştü.Alnında biriken terleri silmeye çalışırken, peçeteyi gözlerine de bastırarak muhtemelen akacak olan yaşları engellemeye çalışıyordu.

Meryem, onun bu anlattıkları karşısında zerre kadar duygulanmamış gibi bir tavır takınarak,
-Bunu yaparken o yavrucağın ileride başına neler gelebileceğini, nasıl acılar çekeceğini de hiç düşünmeden yaptınız bunu, dırf o anda bu yükümlülüğünüzden kurtulunca, hayatınızın daha iyi olacağını hayal ettiniz ama, öyle olmadı.Vicdan azabı sizi hiç bırakmadı değil mi? diye sorunca kadın başını önüne eğip, sesini çıkaramamıştı.

Meryem, onun yüzüne tiksinir gibi bakarak,
-Evet, benim bulunduğum tarih ve yer sizin aradığınız çocukla uyuşuyor, ama velev ki bir DNA testi yapılsa ve sizin beni doğuran kadın olduğunuz anlaşılsa bile, benim sizi annem olarak kabul etmem mümkün olmayacak, deyince kadın hayretle ona bakakalmıştı.

ASLAN'IN İNİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin