Hasan, elindeki çöp kovasını merdiven boşluğuna koyarak eldivenlerini çıkardı.
O sırada Ebruli de ayakkabılarını çıkarıp içeri girmişti.Mahmut'un mutfaktan,
-Nerde kaldın be kızım, illa ki merak ettiriyorsun kendini, diye seslendiğini duyunca,
-Geldim abi, akşam trafiğine yakalandım biraz, diyerek mutfağa girdi.
Mahmut eliyle işaret ederek,
-Şu cep telefonunu ver, Kadir'e söyledim, bu akşam piline bir bakacak, gerekirse değiştirtiriz.
-Tamam abi, dedikten sonra odasına geçerek üzerini değiştirdi.Hep birlikte yemeklerini yedikten sonra Ebruli bulaşıkları toplayan Neşe'ye,
-Abla bırak sen, ayakların çok şişmiş yine, ben yaparım, deyince Neşe,
-Sağol kardeşim, diyerek mutfaktaki sandalyelerden birine oturdu.Diğer bir sandalyeyi de çekerek ayaklarını üzerine uzattı.
-İşi almışsın diye duydum canım, tebrik ederim,
-Sağol abla,
-Eee, nasıl şu meşhur Şahika Hanım, hayalindeki gibi biri mi? diye sordu.
Ebruli başını iki yana sallayarak,
-Hiç değil maalesef, çok farklı bir izlenim bıraktı bende.
-Nasıl yani, hani huysuz diyorlardı öyle bir şey mi?
-Yok canım...nasıl desem biraz gizemli...yani bulmaca gibi birisi, sanıyorum tanıdıkça daha iyi anlayacağım.O sırada; içeri giren Mahmut cep telefonunu uzatarak,
-Al, pili ölmüştü değiştirdi Kadir,
-Sağol abi, ben yaptırırdım zahmet oldu sana,
Mahmut keyfi yerine gelmiş bir şekilde,
-Uzatma, yaptırdık işte, hadi bir çay yapın da içelim, diyerek mutfaktan çıktı.
Arkasından Neşe,
-Abimin kibarlığı da böyle ne yaparsın kardeşim, dedikten sonra kalkarak çaydanlığı ocağa yerleştirdi.
Sonra pastayı dolaptan çıkararak,
-Abim işe girmeınin şerefine pasta almış,
Ebruli gülümseyerek,
-Öyle sert görünse de kalbi yumuşacık değil mi? diye sordu.
Neşe,
-Hmm, aynen canım, dedikten sonra pastayı servis etmek üzere dilimlere ayırdı.Çaylarını içerlerken; Ebruli çekingen bir sesle,
-Yalnız çalışma saatlerim biraz değişik, deyince Nazife,
-Nasıl yani? diye sordu.
-Öğleden sonra başlayıp, sanıyorum akşamları geç saatte çıkacağım işten, çok geç olursa orada da kalabilirmişim.
Mahmut yerinden doğrularak,
-Kalmak ne demek ya, saat kaçta işin biterse bitsin gelir alırım ben seni,
Ebruli onu sakinleştirmek ister gibi ses tonunu yumuşatarak,
-Abi bu yazarlık işi biraz farklı, kitap için araştırma yapılması lazım, uzun bir hazırlık süreci gerektiriyor, üstelik yazarlara ne zaman ilham geleceği de kestirilemiyor, belki gece geç saatte kalkıp yazabiliyorlar.Üstelik, evde sadece Şahika Hanım ve yardımcısı Kevser var.Güzel bir çalışma odası tahsis ettiler, benim de yüksek lisans tezimi yazmam için çok uygun bir ortam olacak.Mahmut duyduklarından hoşnut olmayıp yüzünü ekşitince, Nazife hemen atılarak,
- Kızın yıllardır hayaliydi, bir daha böyle fırsatı nerden bulacak, çok gerekmedikçe kalmaz zaten, hem evde sadece kadınlar varmış.
Neşe de annesini destekleyerek,
-Aynen, böyle fırsat bir daha ele geçmez Ebruli açısından büyük şans bu.
Mahmut babasına dönerek,
-Sen ne diyorsun baba? diye sorunca uyuklamakta olan Hasan mülayim bir tavırla,
-Doğru diyorlar oğlum, ne olacak çalışsın elbet, deyince Mahmut sinirle yerinden kalkarak,
-Eee! ne haliniz varsa görün, zaten ne zaman sözümüz geçti ki bu evde, ben yatıyorum, diyerek odadan çıktı.Ebruli de odasına gidince Nazife elini başınıa götürüp fısıltıyla,
-Neşe şu ağrıkesiciyi getirsene kızım, yatmadan bir tane daha içeyim, deyince Neşe başını iki yana sallayarak yerinden kalktı.Abisi ve Ebruli'nin annesinin temizliğe gittiğini duyarlarsa kıyameti kopartacaklarını biliyordu.Mutfak dolabından hapı alıp, bir bardağa da su doldurarak annesine uzattı.
-Anne ne söz vermiştin, bak doktoru da dinlemiyorsun.Sana çalışman tehlikeli, başındaki damar sorunu ilerlerse beyin kanamasına kadar gidebilir dedi.Neden böyle yapıyorsun?
Nazife hapı içtikten sonra eliyle bir sus işareti yaparak,
-Tamam tamam, gitmem bir daha merak etme, acı patlıcanı kırağı çalmaz demişler, sen de yorgunsun git yat artık kızım hadi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN İNİNDE
RomansaGenç bir yazar adayı olan Ebruli'nin yolu ünlü yazar Şahika Tecer ve oğlu Aslan'la kesiştiğinde geçmişten gelen sırların kahramanı olacağından haberi bile yoktu.Bu karşılaşma bir tesadüf müydü?Yoksa herşey bir planın parçası mıydı? Ya da acı dolu...