55

3.2K 245 8
                                    

Meryem mahcup bir şekilde başını öne eğerek,
-Özür dilerim, biraz özel bir soru oldu.Sadece siz yaralanınca, Ebruli söylemişti ordan...diyerek açıklama geeği hissetti.

Mahmut gözlerini denize doğru çevirerek,
-Yani, eskiden öyleydi, daha çocuktuk o zaman.İnsan büyüyüp gerçeklerle yüzleşince farklı düşünüyor.

Meryem başını sallayarak,
-Anladım, tekrar özür dilerim sorduğum için, deyince,

Mahmut,
-Önemli değil.O zaman ben de size bir soru sorayım.Zor olmalı, yani...yurtta büyümek...

Meryem'in bu soru karşısında çok üzüldüğünü fark edince telaşla,

-Patavatsızlık ettim kusura bakma.Sadece, artık yalnız kalma diycektim.Bak kardeşlerim çok iyi kızlardır, arkadaşlık edersin, anam da, çok soru sorar ama, bir derdin olursa başın sıkışırsa yardım isteyebilirsin diyecektim.

Meryem başını sallayarak,
-Sağolun, diyerek, kalkmaya çalışınca, Mahmut ondan önce kalkarak elini uzattı.Meryem, onun uzattığı eli tutup, kalktıktan sonra, üzerindeki tozları silkelemeye başladı.

Eve dönerlerken, hepsine aldıkları temiz hava ve dinlenmiş olmanın rehaveti çökmüştü.Mahmut, aynadan arkaya doğru bakınca, Meryem'in dalgın şekilde dışarıyı izlediğini gördü.Bir an gözleri birleşince, onun mahzun bakışları içinde tuhaf bir sızı hissettirmişti.Bunun, acımadan ziyade, sanki biraz olsun onun yarasına merhem olabilme isteği olduğunu fark etti.Belki de, Meryem'in sorduğu soru onu etkilemişti...bilemiyordu.O'nun .
sevgiye hasret ve çok değer veren birisi olduğunu tahmin ediyordu.

...

Neşe, saatin yediye geldiğini görünce iş arkadaşlarıyla vedalaşıp, dükkandan çıktı.Yavuz'un arabayla geldiği o günden sonra, onunla bir kaç kere daha buluşma imkanı bulmuştu.Genelde, iş çıkışlarında bir saat kadar görüşebiliyorlardı.Yavuz, dükkanı daha geç kapattığı için çoğunlukla Neşe onu görmek için sabit pazara uğruyordu.Böylece, birbirlerini daha iyi tanıma imkanı bulmuşlardı.Yavuz'un daha önce tanıdığından daha sıcakkanlı ve neşeli bir mizacı olduğunu keşfetmişti.Yaptığı şakalarla çok güldürüyordu onu.Yavuz da ona, "yıllar seni olgunlaştırmış, eskisi kadar çabuk sinirlenmiyorsun artık" demişti.

Bu düşünceler içinde gülümseyerek, sabit pazara girdi.Yavuz'un dükkanının olduğu köşeyi dönerken, tezgahın önünde ablası Beyhan'ı görünce, duraksayarak bir adım geriye çekildi.

Çünkü, ablasının Yavuz'a,
-Nevin hala seni soruyor, bir kere buluşsan ne olacak ki, biliyorsun annemin kalbi de çok iyi değil.Sana bir şey demedi ama, o gün gidemeyince çok alınmışlar.Bir sürü laf etmişler üzmüşler annemi, hem çok hanım kız annem de çok seviyor Nevin'i.Bir görüşseniz he Yavuz...kızın aramalarını, mesajlarını da geri çeviriyormuşsun.Aklında başka biri mi var diye sormuş annem, yok demişsin.O halde, kızla bir kere görüş, annemin gönlü olsun, dediğini işitmişti.

Bu sözleri duyunca, onlara görünmeden bir adım daha yaklaştı.Pür dikat kesilmiş, Yavuz'un vereceği cevabı merak ediyordu.
Yavuz sıkkın bir sesle,
-Anneme söyle...tamam...ben mesaj atarım Nevin'e, Cumartesi bir yerde buluşup görüşürüm, dediğini duyunca şaşırmıştı.

Yavuz, ona, o kızla görüşmeyeceğini söylemesine rağmen, şimdi, neden fikrini değiştirmiş olabilirdi? Bunda mutlaka, ablasının annesinin sağlığı ile ilgili söylediklerinin etkisi olduğunu tahmin ediyordu.Yavuz'un, babasını aniden kaybedince bunun travmasını atlatmakta güçlük çektiğini biliyordu.Belki de, annesini de kaybetmekten korktuğu için bir kere görüşmeyi kabul etmek zorunda kalmıştı.Yine de, annesinin "aklında birisi var mı" sorısuna "yok" cevabını vermesi onu daha çok şaşırtmıştı.İsmini vermese bile "var" deseydi belki bu kızla konuşması konusunda bu kadar ısrarcı olmayacaktı ailesi.Yoksa, Yavuz ailesinin onunla arkadaşlığını öğrendikleri zaman büyük bir tepki göstereceklerinden mi çekiniyordu?

ASLAN'IN İNİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin