Ebruli'nin sabahki kontrolünde bir sorun olmayınca, taburcu olmasına izin vermişti Ayhan.Başındaki sargıyı çıkartarak, daha küçük bir bandajla kapatmış ,sonra da bir şapka uzatarak,
-Buradaki dolabımda varmış ,rahatsız hissedersen tak, demişti.Ebruli ona minnetle bakarak,
-Ayhan, herşey için teşekkür ederim, senin hakkını ödeyemem, deyince, Ayhan gülümseyerek,
-Sen iyi ol yeterli, diye cevap verdikten sonra, sonuçlar çıktığında onu hemen arayayacağını söylemişti.Ebruli, evine gelince, üzerini değiştirip yatağına uzandı.Hala kendini biraz halsiz hissediyordu.Bedensel yorgunluğunun haricinde, içinde de adlandıramadığı garip duygular vardı.
En çok da, Aslan'a söylemek zorunda kaldığı yalan üzmüştü onu.İçinden,
"Keşke böyle olmasaydı, ama, başka türlüsünde, Aslan peşimi kolay kolay bırakmayacaktı, eğer hastaysam da, bunu o kesinlikle bilmemeli," diye düşünüyordu.Hele ki, Mahmut abisi bu durumu asla öğrenmemeliydi.Hemen telefonunu alarak, abisine hitaben bir seminer için iki günlüğüne Bursa'da kalacağını bildirerek Çarşamba günü döneceğini haber verdi.
...Neşe, Enver Amca'nın ölümünün sene-i devriyesi için yapılacak mevlide gitmek istese de, geçen sene ablalarının nahoş konuşması nedeniyle, onlara karşı bir kırgınlık hissediyordu.
Yavuz'un evlenme teklifini kabul ettikten sonra, onun ailesine bu durumu açıklaması için acele etmemesini istemişti.Aslında, Yavuz'un ailesinin bu duruma göstereceği tepkiden çekiniyordu.Bu endişesini ona söylediğinde, Yavuz, anlayışlı bir şekilde,
-Biraz tepki gösterseler bile, sonucunda benim mutlu olacağım biriyle evlenmem, onları da mutlu edecektir.Eğer bir güçlük çıkarırlarsa da, ikimiz birlik olup mücadele ederiz dedikten sonra gülerek,
-Ama senin bir kayınvalide ve üç görümce ile mücadelen hiç kolay olmayacak, demiştiNeşe de gülerek
-Ben hazırlıklıyım, peki sen? Onlara ne zaman söylemeyi düşünüyorsun? diye sorunca,
Yavuz,
-Babamın sene mevlidinden sonra uygun bir zamanda, diye yanıt vermişti.Neşe, bunları düşünürken, annesi telaşla içeri girerek,
-Kızım börek mi yapayım, yoksa, helva gibi bir şey mi? diye sordu. Neşe, tahmin ettiği halde,
-Ne için? diye sorma gereği duydu.
Annesi şaşırarak,
-İki gün evvel dediydin ya, Enver Amca'nın sene mevlidi var diye.Neşe, biraz buruk vaziyette,
-Anne gitmezsek olmaz mı? diye sordu.Nazife şaşırmıştı.
Yanına gelip oturarak,
-Neden ki kızım, bunca yıllık komşularımız., ayıp olur, hem Sabriye Hanım telefon edip özellikle çağırdıydı.Neşe merakla,
-Sabriye Teyze seni mi aradı? diye sordu.Nazife doğal bir şekilde,
-Ne var ki bunda, dedikten sonra biraz şüpheli bir şekilde ona bakarak,
-Senin gitmek istememenin başka bir sebebi mi var yoksa? diye sorunca,Neşe, başını sallayarak,
-Yok canım ne olabilir,-İyi o zaman geçen börek götürdüydün sen, ben bugün kek yapayım, eli boş gitmeyelim.Saat iki gibi başlayacakmış, sen de hazırlan istersen yavaş yavaş...
Neşe biraz keyifsiz bir şekilde,
-Peki anne., diyerek kalktı.Saat ikiye doğru, Yavuz'ların evine gidip annesi ile birlikte içeri geçtiklerinde, oldukça az kişinin gelmiş olduğunu görünce şaşırdılar.Sabriye Hanım, onları sevinçle karşılayıp buyur ettikten sonra hal hatır sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN İNİNDE
RomansaGenç bir yazar adayı olan Ebruli'nin yolu ünlü yazar Şahika Tecer ve oğlu Aslan'la kesiştiğinde geçmişten gelen sırların kahramanı olacağından haberi bile yoktu.Bu karşılaşma bir tesadüf müydü?Yoksa herşey bir planın parçası mıydı? Ya da acı dolu...