O gün akşama kadar birlikte vakit geçirirlerken, kendi hayatlarından çok günlük konulardan konuşmayı tercih etmişlerdi.Ayrılmadan önce,
Aslan,
-Annemi kaybetmekten çok korkuyorum.Hafızasını kaybetse de, beni, adımı bir gün tamamen unutsa da, yanımda olsa yeter bana, demişti.-Aslan...insan hayatı sonsuz değil biliyorsun, annen yaşadığı sürece çok güzel işler yaptı.Bir çok çocuğun maddi ve manevi olarak hayatına dokundu.İnsanların ümit dünyalarını besleyen çok güzel kitaplar yazdı.Bunların dışında, senin gibi başarılı bir evlat yetiştirdi.Bunlar çok büyük şeyler, şimdi senin yapman gereken onun bu süreci mümkün olduğunca rahat, huzurlu ve sorunsuz geçirmesine yardım etmek olacak.
Aslan başını sallayarak,
-Haklısın galiba, benim de kendimi bu sürece hazırlamam gerekiyor.-Peki bu yeni ilacın faydası olacak mıymış?
-Yani çok fazla etkisi olmayacağın sadece etkilerini biraz geciktirecebileceğini ifade ettiler, yine de nerede yeni bir tedavi olduğunu duysam şansımızı deneyeceğim.
Ebruli, derin bir nefes alarak,
-Anlıyorum...umarım Şahika Hanım, Amerika'dan daha sağlıklı olarak döner, inan en büyük dileğim bu, diyerek iyi dileklerle uğurlamıştı onu.
...Aslan, annesinin doktoruna teşekkür ettikten sonra, memnun bir şekilde dışarıya çıktı.Amerika'da yapılan tedavi ile ilgili bilgi verdiği doktor da, olumlu şeyler söyleyince keyfi yerine gelmişti.
Bu süreçte, Ebruli ile bir kaç kez mesajlaşmışlardı, her seferinde ona annesinin durumunu sormuş ve tedavide başarılar dilemişti.O da cevap olarak ilacın denendiğini ve etkilerini ileriki aylarda daha belirgin şekilde göreceklerini yazmıştı.O'na İstanbul'a döndüğünü özellikle haber vermemişti, amacı haftasonu yanına gidip, müjdeli haberi de vererek sürpriz yapmaktı.
O'nu göremediği bu on beş gün boyunca çok özlediğini düşünüyordu.Koridoru geçip asansöre binerek, giriş kata indi.Otoparka doğru yürürken bahçede gördüğü bir kadını Ebruli'ye benzetince, durup dikkatlice bakmaya başladı.Evet oydu...sanki onu görmek istediği şu anda mucizevi bir şekilde karşısına çıkıvermişti.Sevinçle ona doğru yürürken, Ebruli'nin de hareketlenerek ters istikamete doğru yürümeye başladığını gördü.Tam seslenmek üzereyken, onun birine el salladığını görünce duraklayarak o yöne doğru baktı.Ebruli'nin el salladığı kişi Ayhan'dı.Ne olduğunu anlamak için durup, onları izlemeye başladı.
Ayhan, onun yanına giderek sevgi dolu gözlerle baktıktan sonra yanaklarından öpmüştü.Aslan iki arkadaşın bu şekilde selamlaşmasınn normal olduğunu düşünse de, içindeki hisler birşeylerin farklı olduğunu söylüyordu ona.Ayhan Ebruli'nin elini tutarak yürümeye başlayınca o anda neden böyle hissettiğini daha iyi anlamıştı.
İkisi elele hastanenin bahçesinde yürürlerken, Aslan da şaşkın vaziyette onları takip ediyordu.Ne konuştuklarını duyamıyordu ama Ebruli'nin ona gülümseyen yüzünde huzur ve güven dolu bakışlar vardı.İkisi biraz yürüdükten sonra bir banka oturdular.Ebruli'nin eli hala Ayhan'ın elinden ayrılmayınca, Aslan anlamıştı.O'nun Amerika'da olduğu süre zarfında ikisinin arasında bir yakınlaşma yaşanmıştı.
Ebruli'nin evine gittiği o gece ondan bir şans daha vermesini istemesine rağmen...demek ki Ebruli onunla birlikte olmak istemiyordu...karşısında gördüğü manzara çok net ve açık olarak bunu anlatıyordu ama...onun ağzından duymadan...buna asla inanamazdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN İNİNDE
RomanceGenç bir yazar adayı olan Ebruli'nin yolu ünlü yazar Şahika Tecer ve oğlu Aslan'la kesiştiğinde geçmişten gelen sırların kahramanı olacağından haberi bile yoktu.Bu karşılaşma bir tesadüf müydü?Yoksa herşey bir planın parçası mıydı? Ya da acı dolu...