Mahmut da, onunla birlikte gülerken,
-Adamla da benziyoruz ama, değil mi? diye sorunca,Ebruli onun sırtını sıvazlayarak,
-Benim abim ondan bin kat daha yakışıklı, diyerek gönlünü aldı.Mahmut'un bu iltifatla keyfi çok yerine gelmiş gibiydi.
-Bugün maaşımı aldım, hadi gel şuradan bir kilo tulumba alalım.
Eve vardıklarında, Ebruli odasına geçerek ıslanan giysilerini değiştirdi.Makyaj masasına oturup yüzünü temizlerken yanağındaki kızarııklığın tamamen geçmemiş olduğunu görünce canı sıkıldı. Bulduğu en beyaz pudrayı hafifçe üzerine sürerken,
"Şimdi biraz olsun kapandı, umarım fark etmezler.En iyisi erkenden yatmalı, belki yarına düzelir." diye mırıldanarak dışarıya çıktı.Herkes mutfak sofrasında oturmuş onu bekliyordu. Diğerleri anlamasa da ablası yüzündeki kızarıklığı hemen fark etmişti.Odalarına geçtiklerinde sesini alçaltarak,
-Yanağına ne oldu böyle? diye sorunca, Ebruli gülümseyerek,
-Üşüdüm biraz, bir de allık sürmüştüm o da allerji yaptı herhalde, merak etme krem sürdüm yarına bir şey kalmaz, diyerek geçiştirmeye çalıştı.
Neşe ona şüpheli bir şekilde bakarak,
-Benden bir şey saklamıyorsun değil mi canım, sofrada da keyfinin pek yerinde olmadığını fark ettim.Yoksa Şahika Hanım azarladı mı seni?-Yok canım, nerden çıkardın bunu, sadece yoruldum biraz, hadi yatalım artık, sen de yarın "gelin başı" için erkenden dükkana gideceğim diyordun.
Neşe ikna olmasa da, başka bir şey söylemeden yatağına uzandı.
Ebruli'nin kafası hala olanlarla dolu olmasına rağmen içi rahatlamıştı.Artık, herşeyi ardında bırakarak, yeni bir hedef doğrultusunda ilerlemesi gerektiğini düşünüyordu.Yapması gereken de, ailesine hiç bir şey belli etmeden bu iki günü atlatmaktı.Ondan sonra, benzer bir iş bulmaya çalışacaktı.Bu düşünceler içinde uykuya daldığının farkına bile varmadı.
Sabah, telefonunun sesine uyandığında Kevser'in aradığını görünce şaşırarak yatağında doğruldu.
Açıp açmamakta tereddüt etse de, onu ayrıldığından bilgilendirmesi gerektiğini düşünerek,
-Efendim Kevser Hanım, diyerek açtı.-Günaydın Ebruli Hanım, Şahika Hanım bugün neden gelmediğinizi soruyor?
Ebruli onun söyledikleri karşısında şaşırsa da; dün Meryem'in Şahika Hanım'ın yaptıklarını hatırlamayacağına ilişkin söyledikleri aklına gelince,
-Kevser Hanım üzgünüm, sanırım artık gelemeyeceğim, Şahika Hanım nedenini öğrenmek isterse lütfen oğlu Aslan Bey'e sorsun, diyerek kapattı telefonu.Sonra sinirle yataktan kalkarak odasından çıktı.Evde kimse yoktu, muhtemelen abisi ve ablası işe gitmişti. Mutfağa geçtiğinde, annesinin kahvaltıyı hazırlamış, masaya ona hitaben bir not bırakmış olduğunu gördü.Notta, "babasıyla birlikte halasını ziyarete gittiklerinden bahisle, öğleden sonraki servise kadar geleceklerini" yazıyordu.
Kahvaltısını ederken tanımadığı bir numaradan arandığını görünce biraz tereddütlü bir şekilde açtı.
-Efendim,
-İyi günler Ebruli Hanım'la mı görüşüyorum,
-Evet benim,
-Ben Aslan Bey'in sekreteri Narin,
Ebruli şaşkınlığını sesine yansıtmamaya çalışarak,
-Buyrun, niye aramıştınız? diye sordu,
-Aslan Bey sizinle yüzyüze görüşmek istiyor, o nedenle biraz sonra şirketin görevlisi evinize gelip sizi şirkete getirecek.Ebruli'nin kadının söyledikleri nedeniyle kan beynine çıkmıştı.Sinirli bir sesle,
-Bakın hanımefendi böyle emrivaki olarak yapılan davetler çok saygısızcadır.Üstelik, benim Aslan Bey'le konuşmak gibi bir isteğim yok, hele ki yüzyüze,
dedikten sonra kadının herhangi bir şey söylemesine fırsat bırakmadan kapatmıştı telefonu.Bir yandan da ,"Bu adam evimin yerini ne ara öğrendi acaba, kendini kim sanıyor, dün saygısızlığı kendisi yaptığı halde, ben niye ayağına gidecek mişim." diye söylenirken çalan kapı zilinin sesiyle irkildi.
Kapının dürbününden bakınca yabancı bir erkeğin beklediğini görünce,
-Kimsiniz? diye seslendi.-Ben Aslan Bey'in şirketinden geliyorum efendim, sizi götürmek üzere görevlendirildim.
Ebruli kapıyı açarak, nazik bir sesle,
-Siz de zahmet ettiniz buraya kadar ama, ben sekreter hanım'a gelemeyeceğimi bildirdim zaten,Adam boynunu bükerek,
-Evet Narin söyledi bana fakat...sizi almadan gidersem işimden olabilirim sizden ricam...gelemez misiniz acaba?Ebruli şaşkınlıkla,
-Böyle bir şey nerde görülmüş, neden sizi işten çıkarsın ki, sizle ne ilgisi var benim gelmememin.Adam başını kaldırmadan,
-Biliyorsunuz bizler emir kuluyuz, diyerek boynunu bükmüştü.Ebruli gayet iyi biliyordu adamın içinde bulunduğu ruh halini.Zengin patronunun iki dudağının arasındaydı karşısındaki adamın kaderi.Aslan Bey de dün bunu çok acımasız bir şekilde öğretmişti ona.
Daha fazla dayanamayarak,
-O zaman Aslan Bey'e şöyle söyleyin.Bugün saat bir'le beş arasında caddedeki Yeşil Kitabevinde olacağım.Benimle konuşmak istediği bir şey varsa kendisi bir zahmet oraya geliversin.Adam şaşkın bir şekilde,
-Peki, dedikten sonra ayrılmıştı yanından....
Aslan Bey, şirketin görevlisi Ebruli'nin söylediklerini kendisine ilettiği zaman, nedense hiç şaşırmamıştı.Tam da düşündüğü gibi, bugüne kadar tanıdığı kadınlardan farklı olduğunu tahmin ediyordu zaten.
Daha onu ilk gördüğü anda, o güne kadar tatmadığı tuhaf bir duygu hissetmişti içinde.Sanki yıllardır tanıdığı bir kadın onu ziyarete gelmiş gibi...Öyle tanıdıkdı ki saçları, kıyafeti hatta, İncecik, uzun silüeti bile...
O'nu görünce kalbi nedense anılarındaki bir yapbozun eksik parçasını bulmuş gibi heyecanlanmıştı.Bir an durup onu seyrederken önünde mağrurlu ve dimdik duran bu kadının gözlerinden akan yaşı sildiğini fark etmişti.Sanki daha önce bu sahneyi yaşamış gibi hissedince, o anda yüzünü görme isteği uyanmıştı...fakat gördüğü yüz...annesinin sinir krizini nedenini de anlatmıştı ona..O zaman da, istemsizce bu kadından nefret etmişti.
Sonradan düşününce, başka bir kadına olan benzerliğinden dolayı, ona karşı haksızlık ettiğinin farkına varmıştı.Vicdanı rahatsız olsa da; annesinin sağlığından daha önemli olmadığına kanaat getirmişti.Dün akşam hastalığı nedeniyle annesini takip eden doktora danıştığında; zaman zaman bu tür olayların tekrar yaşanabileceğinden söz etmişti.Gelecekte bütün anılarını kaybetmemesi için mümkün olduğunca normal hayatına devam etmesininin sağlamasını söylemişti.
Gerçekten de; annesi sabah uyandığında dün yaşanan olayların hiçbirini hatırlamıyordu. Biraz önce arayarak ısrarla Ebruli'yi neden ondan izinsiz işten çıkardığını sorunca, "akşam eve onu ziyarete geldiğinde kızın davranışlarından hoşlanmadığını ve birlikte çalışmalarını istemediğini" söylemişti.
Fakat annesi,
-Benim asistanımı sen işten çıkaramazsın, yıllar sonra tam istediğim gibi birini bulmuştum, ne yaparsan yap onu ikna et geri gelsin, diyerek, telefonu yüzüne kapatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN İNİNDE
RomanceGenç bir yazar adayı olan Ebruli'nin yolu ünlü yazar Şahika Tecer ve oğlu Aslan'la kesiştiğinde geçmişten gelen sırların kahramanı olacağından haberi bile yoktu.Bu karşılaşma bir tesadüf müydü?Yoksa herşey bir planın parçası mıydı? Ya da acı dolu...