Ebruli onun bu şartı karşısında biraz tereddütlü bir şekilde bakınca, Şahika Hanım,
-Biliyorum ailen, bu kadar uzun süre başka bir evde kalmanın nedenini anlamak isteyecektir, o yüzden yarın onların iznini istemek üzere ziyaretlerine gitmek istiyorum.Ebruli Şahika Hanım'ın isteğini duyunca biraz kekeliyerek,
-Ziyare..tinizden onur duya..rlar tabii...ben haber...vereyim onlara,Şahika Hanım, başını sallayarak,
-Evet yarın akşam müsaitlerse gelmek istediğimi haber verirsin,
dedikten sonra, Meryem'e dönerek,
-Ebruli bedenlerini söylesin, hediye dolabımızdan ailesi için gömlek, bluz ve fular seçin beraber, sonra da paketleyiver, yarın sen de eşlik edersin bize, çiçek ve tatlı işini de Ercan halleder.Ebruli,
-Bu kadar şeye zahmet etmeyin efendim...bir çiçek bile yeterli deyince,Şahika Hanım, ona ters ters bakarak,
-Koskoca Şahika Tecer bir kuru çiçekle gelmiş mi dedirteceksin bana...deyince utançla başını önüne eğmişti Ebruli.Aslan, onların bu haline gülerken,
-Cömerttir benim annem, diyerek Ebruil'ye göz kırptıktan sonra, yanında oturan annesini öperek,
-Teşekkür ederim anne, deyince Ebruli de gülümseyerek teşekkür etti.Yemeklerini yerken, Şahika Hanım mutlu ve huzurlu görünüyordu.Dışarıdan bakınca sağlıklı görünen bu kadının bir süre sonra hayatındaki bütün insanları ve anılarını unutacağını kim tahmin edebilirdi.Aslan'ın da içten içe bu duruma çok üzüldüğünü tahmin ediyordu.Aslan, dertlerini, tasalarını çok fazla paylaşmayı sevmese de, Ebruli onun yüzüne bakınca canının neye sıkıldığını hemen anlıyordu.Annesinin hastalığına çare bulamamanın sıkıntısı belli ki, onu da harap ediyordu.
Ebruli yemekten sonra Meryem'le birlikte hediyeleri hazırlayıp paketledi.Meryem kahve hazırlamak için mutfağa geçerken, Ebruli yeniden verandaya çıkmak üzere kapıya geldiğinde anne, oğulun neşeyle sohbet etiğini görünce memnuniyetle onları seyretmeye başladı.O'nu fark eden Aslan,
-Gelsene, deyince Ebruli içeri girerek Şahika Hanım'a hitaben,
-Aileme haber verdim...bekliyorlar efendim...hediyeleri de hazırladık Meryem'le...Şahika Hanım başını sallayarak,
-Tamam, o zaman...yarın yedi gibi orda olacak şekilde hazırlanırsınız.-Peki efendim.
O sırada Aslan bir telefon konuşması için salon tarafına geçince, Şahika Hanım Ebruli'ye dönerek,
-Gece manzara ne hoş görünüyor değil mi? diye sordu.-Evet...bugün bahçede dolaşırken...fark ettim ki cennet bahçesi gibi olmuş şimdi gece olunca...ayrı bir güzelliği oldu manzaranın...
Şahika Hanım içini çekerek,
-Senin gözlerin bir cennet gibi görüyor...burayı değil mi...halbuki...bazen ben farkına bile varmıyorum... koca evde çoğunluk yapayalnızım... Aslan'ın... işi çok yoğun olunca...işte fırsat buldukça uğruyor...onun dışında...dostlarla, davetler, şunlar bunlar...hoşça vakit geçirsem de, eve döndüğümde "yine yalnızısın Şahika" diyorum kendime...Bazen düşünüyorum...Şeref'le evliliğimiz böyle olmasaydı...şimdi şöyle karşılıklı oturup kahvelerimizi içip sohbet edebilseydik...belki torunlarımızı sevebilseydik...fena mı olurdu...halbuki, şimdi baksana Aslan, evlilik lafından bile çok rahatsız...bu söz ona direkt ihanet, terketme... mutsuzluk kelimeleriyle eşdeğer geliyor sanki...Ben . aile olmanın güzelliğini...hiç tadamadım, korkuyorum o da...hiç bilemeyecek diye...en büyük korkum da ne biliyor musun...yalnız ölmek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN İNİNDE
RomanceGenç bir yazar adayı olan Ebruli'nin yolu ünlü yazar Şahika Tecer ve oğlu Aslan'la kesiştiğinde geçmişten gelen sırların kahramanı olacağından haberi bile yoktu.Bu karşılaşma bir tesadüf müydü?Yoksa herşey bir planın parçası mıydı? Ya da acı dolu...