92

2.9K 198 7
                                    

Ercan, patronunun koluna girerek, arabaya doğru götürüp, binmesine yardımcı oldu.Kanlıca'daki eve doğru yola çıkmadan önce, arka koltuğa göz attığında, bunca yıldır ona çok yardımı dokunan patronunu böyle çaresiz bir halde görmek, onu bir hayli üzmüştü.

Ebruli, o anda telefonuna Ercan'dan bir fotoğraf geldiğini görünce, meraklanarak hemen açtı.Fotoğrafa baktığında Aslan'ın hali karşısında şaşkınlıkltan elini ağzına doğru götürmüştü.

Aslan fotoğrafta başı yan düşmüş şekilde koltuğa yığılmış görünüyordu.Yüzündeki hüzünlü ifade fotoğrafta bile o kadar belirgindi ki, Ebruli, istemsizce elini götürüp Aslan'ın yüzüne dokundu.Onu o kadar çok özlemişti ki, hüngür hüngür ağlarken, bağrından da sanki parçalar kopuyordu.

Ercan, mesajında,
"Ebruli Hanım, Aslan Bey çok perişan annesi bugün onu tanıyamamış, o yüzden çok üzgün, bir de, sanırım, sizi çok özlüyor, bunları size yazmak gereği hissettim beni bağışlayın lütfen" yazıyordu.

Ebruli, mesaj hanesini açarak,
"Ercan, bana onu görme şansı verdiğin için sağol, ben onu çok üzdüm, onun yüzüne bakmaya yüzüm yok, ne olur ona iyi bak, sağ salim evine götür" yazabildi.

...

Meryem, masadan kalkmak isteyince, Mahmut, onun elinden tutarak,
-Lütfen otur canım...istersen. Melek Hanım'ı biraz daha dinleyelim. Düşünsene o dönemde ne kadar zor durumda kalmış, üvey annesi ve kötü bir eşi varmış üstelik, yaşı da çok küçükmüş, dedikten sonra Melek'e dönerek,
-Sonra nasıl bir hayatınız oldu?diye sordu.

Melek içini çekerek,
-Ben, bir daha evlenmeye cesaret edemedim, yıllarca çabalayıp, kendi ayaklarımın üzerinde durmaya çalıştım.Şimdi küçük bir dükkanım var, orada kendi yaptığım ürünleri satıyorum yufka,sarma,erişte gibi...Bunları da sana yapmıştım, dedikten sonra bir paket uzatarak,
-İçinde biraz börek ve sarma var, ben, sana başka bir hediye almak istiyordum ama...

Meryem, hiç sesini çıkarmayınca Mahmut,
-Zahmet olmuş, dedikten sonra suratı asık şekilde masada oturan Meryem'e dönerek,
-Canım...Melek Hanım'a teşekkür etmeyecek misin? diye sordu.
Fakat, Meryem soğuk bir şekilde,
-Sağolun. .demekle yetinmişti.

Melek,' onun bu soğuk tavrı karşısında, üzgün şekilde
-Meryem, seni anlıyorum, kim olsa böyle davranır, ben zaten bunları bilerek,  göze alarak geldim buraya, ama bana
bir şans veremez misin?En azından DNA testi yaptıralım. sonucunda, benim kızım isen....

Meryem, sinirli bir şekilde sesini yükselterek,
-Sizin kızınız isem ne değişecek.Ben bir annem babam olmadan büyüdüm...Bir sürü kardeş bildiğim çocukla topluca yemek yedim, bir arada uyudum.Öyle özel günlerimiz falan kutlanmadı.Başımızı okşayacak korktuğumuz zamanlarda tatlı sözler söyleyip avutacak kimse de olmadk.Kendi içimde bile kayıp biriydim, hep aklımda yüzlerce soruyla büyüdüm.Belki karnım toktu. Başımın üstünde bir dam vardı ama, bir yuva sıcaklığı, anne, baba kokusu yoktu.Sizin kızınız isem, çocukluğuma geri gidip bunları verebilecek misiniz bana.

Melek, başını eğerek,
-Elbette veremem, ben büyük bir günah işledim, biliyorum bunun cezasını da ben de yıllarca kendi evladımdam uzakta kalarak, onun hasretini çekerek ödedim...inan ben de çok acı çektim, hayatın zorluklarıyla başa çıkmaya çalışırken ben de büyüdüm olgunlaştım.Şimdi ise, belki geçmiş yılları telafi edemesem de, bundan sonra kızımın yanında olmak istiyorum...ne olur bana bir şans veremez misin? diye sorunca,

ASLAN'IN İNİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin