37

3.6K 277 36
                                    

Aslan onun yanına gelince kızgın bir şekilde,
-Neden habersiz çıkıyorsun,, üstelik taksiye de binmemişsin, bu geç saatte ya başına bir şey gelseydi?

Ebruli, onun kızgın şekilde arka arkaya sorduğu bu sorular karşısında tek kelime bile söyleyemeden, Aslan onun kolundan tutarak arabaya binmesini sağlamıştı.Yola çıktıklarında,

Ebruli,
-Zahmet olsun istemedim sana...annen hastayken...sonucunda eve gitmek benim sorunum...

Aslan sert bir sesle
-Öyleyse ne olmuş, bir taksi tutardık sana, paran yoksa verirdik, bir veda bile etmeden...

O'nun söyledikleri gururuna dokunmuştu Ebruli'nin,
Kısık bir sesle,
-Param var...ondan değil...

-Anladık, gururlu bir kadınsın cesaretlisin de ama, bunlar bazen de başını belaya koyar insanın,

Ebruli başını dikleştirerek,
-Bugüne kadar hep kendi başımın çaresine baktım anladın mı?Hep senin yardımını isteyecek değilim, dün yüce gönüllüğünle üstelik, Begüm'le aranızın bozulması pahasına yardım ettin, sağol ama, hergün hergün...

-Haaa, şimdi anladım, sen bana kızdın demin söylediklerim yüzünden, değil mi?

Ebruli başını iki yana sallayarak,
-Neden kızayım buna ne hakkım var, benim,

-Yüzün de, ses tonun da öyle söylemiyor ama,

Ebruli'nin sabrı artık iyice taşmıştı.
-Evet kızdım, çünkü o akşam Begüm'ün yüzüme içkisini atıp bayılmama neden olduğunu gözünle gördün, dün de Ayhan'a söyledikleri açıkça beni hem onun hem de senin yanında aşağılamak içindi, sen de kalkmış bana onu savunuyorsun neymiş efendim "sahipleniciymiş"...

Aslan gülerek,
-Çok içerlemişsin bakıyorum, ama, sen de onun gözünün içine baka baka benimle dans ettin, benden sonra Sinan'la da dans ettin üstelik, ertesi gün de Ayhan'la buluştun, onun da hislerini hesaba katman gerekiyordu bu kadarına katlanamayacaksan "yağsın nesi varsa kainatın" demeyecektin.

-Öyle mi, kusura bakma ama, sakın bu karmaşık ilşkinin içine beni sokma, Begüm'ün aynı anda hem senle, hem de Sinan'la, hatta Ayhan'la da ilgilendiğini hesaba katamadım, deyince, Aslan öyle bir frene basmıştı ki, Ebruli kemerini takmış olmasına rağmen öne doğru savruldu.

Aslan, onun bu sözlerine o kadar kızmış görünüyordu ki, dişlerini sıkarak,
-O da belki aynı şeyi senin için düşünüyordur, deyince Ebruli kıpkırmızı olmuştu.O'nun durmasından istifade ederek, kemerini çözüp arabadan indi.O sırada, geçen bir taksiye el ederek bindiğinde, taksinin dikiz aynasından Aslan'ın hala direksiyonda oturduğunu görebiliyordu.

Meryem'in öngördüğü gibi çok kırıcı bir tartışma yaşanmıştı aralarında."Belki, erkeklerin gözünden bakınca masumane düşüncelerle yapılan hareketler bile çok yanlış anlaşılıyormuş ama, hata bende ki bunlara sebep oldum" diye düşünüyordu.

Diğer yandan, acaba Meryem'in kehaneti mi gerçek olmuştu? İkisinin birbirine olan kıskançlığı neden olmuş olabilir miydi bu tartışmaya?
İçinden,"Böyle bir şey olamaz, her zamanki küstahlığı ile yine beni çileden çıkardı" diye geçiriyordu.

...

Neşe, öğleye kadar, gelen bir kaç müşterinin fönünü çektikten sonra, biraz soluklanmak üzere bir koltuğa oturdu.İlknur'un verdiği çayı içip, dinlenmeye çalışırken, iki gündür unutmaya çalıştığı tatsız olay gözünün önüne gelince, yeniden içi buruldu.Artık, Yavuz'un yüzüne bakacak yüzü bile olmadığını, belki de onu bir zamanlar çok kırdığı için böyle bir cezayı hak ettiğini düşünüyordu.Hep öyle olmamış mıydı zaten? Ne zaman
hayatında güzel bir şeyler olmaya başlasa, illa ki, bir uğursuzluk gelip yapışıyordu yakasına.O, bunlara imtihan gözüyle bakıp, katlanmaya çalışsa da, kırık kalbinin arada sırada mutlulukla çarpmasını da arzu ediyordu.

ASLAN'IN İNİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin