20

4.6K 291 12
                                    

Bir diğeri ise, Aslan'ın yedi sekiz yaşlarında olduğunu tahmin ettiği bir fotoğrafıydı.O küçücük haliyle, insanı şaşırtacak şekilde dik ve vakur bir duruşla bakıyordu objektife.

O sırada, Meryem'in telefonu çalınca eğildiği yerden kalkarken,
-Hah, Aslan Bey aryor yine, dedikten sonra,
Efendim Aslan Bey, evet uyuypr hâlâ...geldi burda Ebruli Hanım, merak etmeyin iyi yolculuklar size, diyerek kapattı telefonu.

Sonra Ebruli'ye dönerek,
- Yalova'daymış bir iki saate kadar gelirim dedi. Senin de sordu, ben gelene kadar ayrılmazsa memnun olurum, dedi.

Ebruli başını sallayarak
-Tabii ki, deyince Meryem, albümü yerine koyarken,
-Siz de yoruldunuz mutfağa gelin size bir kahve yapayım,

Mutfağa girdiklerinde Ebruli oldukça büyük ve modern mutfağı görünce,
-Bu kadar büyük evin işleri seni yormuyor mu? diye sordu.

Meryem başını iki yana sallayarak,
-Temizlik şirketi ile anlaşmamız var haftada bir gelen elemanları yapıyor.Bahçeyle de bir peyzaj mimarı ilgileniyor.Ben sadece, Şahika Hanım'ın günlük işlerine yardım ediyorum, çoğu zaman dışarıda yemeği tercih ediyor zaten ama, çay, kahve isteği hiç bitmez...

Ebruli gülerek,
-Doğru ya şimdi şirketler eliyle yapılıyor bu işler, benim annem yıllar önce tek başına temizlemeye.çalışırdı kocaman evleri.

Meryem, şaşkınlıkla ona bakarken,
-Anneniz temizlikçi miydi? diye sordu.

-Evet, babam da apartman görevlisidir.

-Mütevazı olmanızdan anlamalıydım, bu çevrenin insanları gibi kibirli değilsiniz. Şahika Hanım' çok seçicidir, sizi asistanı yaptığına göre iyi bir eğitiminiz olmalı.

Ebruli, başını sallayarak onu onayladıktan sonra, biraz çekinerek,

-Peki Aslan Bey ne işle meşgul? diye sordu.

Meryem, ona hayretle bakarak,
-İnşaat mühendisi olduğunı bilmiyor muydunuz, hani Tecerler İnşaat var ya, işte o Aslan Bey'in şirketi.Şahika Hanım Amerika'da okutmuş onu.Babası çok zenginmiş ama bir kuruş almadan kendi çalışmasıyla gelmiş bugünlere.

Ebruli,
-Bilmiyordum, o zaman işleri oldukça yoğundur.

Meryem bilmiş.bir tavırla,
-Hem de nasıl, İzmir ve Bursa'da da projeleri var.Fakat yardımcı elemanı çok.Ona gel, buna git...

Ebruli gülümseyerek
-Anladım, dedikten sonra onun önüne koyduğu kahveyi yudumlamaya başladı.

...

Neşe yatağından doğrularak ayaklarına baktı.Şişi inmişti fakat, ağrıları devam ediyordu.Üstelik dün akşam o şiş ayaklarıyla fazlaca yürüdüğü için ayakkabıları da biraz vurmuştu.Kendini iyi hissetmeyince patronundan yarım gün için izin istemişti.

Odasından çıkarken, eczacıdan ayakları şiştiği zaman sürmesi için aldığı bitkisel kremin nerede olduğunu hatırlamaya çalışıyordu.

Mutfaktaki ecza dolabında aramaya başladığında, Nazife,
-Sen de mi yara merhemini arıyorsun? diye sorunca şaşırarak,

-Yok, hani ayaklarıma sürdüğüm krem vardı ya bulamıyorum, hem kim yaralandı da merhem arıyordu?

Nazife endişeli bir yüz ifadesiyle sandalyeye otururken,
-Mahmut, dün akşam arkadaşlarıyla gezmeye gitmişti, sabah baktım dudağında kocaman bir yara var, belli ki, dalaşmış yine biriyle, sordum ama, önemli bir şey değil diyerek lafı geçiştirdi.

ASLAN'IN İNİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin