11

5.3K 312 4
                                    

Meryem, Aslan'ın bağırmasını duyunca koşarak hemen müzik setinin sesini kapattı.

Aslan öfkeli bir sesle,
-Annem nerde? diye sorunca Meryem,
-İlacını içirip, sakinleşince de yatırdım uyuyor şimdi,

Aslan, Ebruli'ye dönerek öfkeyle,
-Annem hastayken, siz de müziği açıp çay içerek keyif mi yapıyorsunuz burada,

O'nun bu küstah tavrı ve haksız suçlamaları karşısında Ebruli de öfkelenmişti.Sert bir ses tonuyla,

-Beyefendi sözlerinize dikkat edin, keyif falan yapan yok burada, diye yanıt verdi.

Meryem hemen araya girerek,
-Ebruli Hanım'a kızmayın lütfen, anneniz ona tokat atıp saçma laflar edince şok geçirdi. Sakinleşmesine yardımı olur diye çay içmesi için ben ısrar ettim, ayrıca müzik sesi rahatlatır diye düşündüm.Hem annenizin krizini neyin tetiklediğini öğrenmek....

Aslan gözlerini Ebruli'den ayırmadan onun sözünü keserek,
-Ben artık nedenini biliyorum, Ebruli Hanım bundan sonra annemin yanında çalışamayacak, lütfen hanımefendiye çıkış yolunu göster, diye parmağıyla dış kapıyı işaret edince,

Meryem,
-Ama, nasıl, diye sayıklamaya başlamıştı.

Aslan'ın sözleri, Şahika Hanım'ın tokadından daha çok sarsmıştı Ebruli'yi.Bu sözlerinin nedenini deli gibi merak etmesine rağmen sakin kalmaya çalışarak,
-Bakın beyefendi beni işe Şahika Hanım aldı.Yine onun beni çıkarması tercihim olurdu, lakin, bu yakışıksız tavrınız karşısında zaten kalacak değilim,
diyerek hızlıca kapıya yöneldi.

Meryem'in onun arkasından koşarak,
-Ebruli Hanım, diye seslenmesine aldırmadan merdivenlere yöneldi.Basamakları birer ikişer inerken,

-Anne oğul zaten tuhaf insanlardı belki de ayrılmak en hayırlısıdır, diye mırıldanıyordu.

Kendini bahçeye attığında, dışarıdaki havanın serinlemiş hafif de bir yağmurun başlamış olduğunu fark etti.Fakat, onun şu anda hiçbir şeye aldıracak hali yoktu.Şahika Hanım'ın yaptıklarından sonra, ilk defa karşılaştığı oğlu tarafından da hakarete uğramış ve belirsiz bir nedenle de işten çıkarılmıştı.Herşeyden önce çok şaşkındı fakat, ondan daha da fazla kızgındı.Üstelik, Aslan Bey, annesinin sinir krizi geçirme nedeninin o olduğunu ima etmişti.

Islanmamak için bahçeyi koşarak geçtikten sonra, dış kapının otomatiğine basıldığı anda, kendini dışarıya attı.Çıkar çıkmaz da, kapının önünde biraz duraklayarak gittikçe hızlanan yağmurdan korunarak nasıl durağa kadar gidebileceğini düşündü.Yoldan geçen taksilerin dolu olduğunu görünce; ıslanmasına aldırmadan en yakın otobüs durağına ulaşmak ümidiyle hızlı adımlarla yürümeye başladı.

Aşina olmadığı bir yerde bulunması hasebiyle, otobüs durağının tam olarak nerede olduğunu bilemiyordu.Bir ağacın altına sığınarak telefonundaki bir uygulamadan durağın yerini tespit ettikten sonra o yöne doğru koşmaya başladı.O arada bir hayli ıslanmış ve üşümeye de başlamıştı.Özellikle de topuklu ayakkabıya alışkın olmayan ayakları çok acımaya başlamıştı.Fakat, az önceki hadisenin yüreğinde yarattığı acı çok daha fazlaydı.

Aslan Bey bu davranışının gerekçelerini açıklasa, belki, anlayışla karşılayabilirdi.Fakat, haksız yere ve hiç günahının olmadığına inandığı olaylar nedeniyle suçlanmış olmasını bir türlü gururuna yediremiyordu.

Durakta beklerken, hem bu duyguları, hem de, üşümesinin yarattığı ruh haliyle gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı.Aslında; herşeyden ziyade, yıllardır kurduğu hayale çok yaklaşmışken hiç ummadığı bir durumla karşılaşıp, çok arzuladığı bu işi kaybetmek dokunmuştu ona.Öte yandan, ailesine bu durumu nasıl açıklayacağını bilemiyordu. Neresinden bakarsa baksın, çok saçma geliyordu ve ona saçma gelen bu olayları ailesinin anlamasını beklemiyordu.Ya, bu olanları söylediğinde, annesinin beyin kanaması geçirmesine neden olursa?

O sırada, durağa gelen otobüse binerken,
"Onlara kat'iyen söyleyemem.Nasıl olsa hafta sonu geldi.Pazartesi, gününden itibaren yeni bir iş arar, bulunca da durumu alıştırarak açıklarım" diye düşündü.

Sanki, annesinin içine doğmuş gibi aradığını görünce, sesine neşeli bir ton vermeye çalışarak,
-Efendim annecim, diyerek açtı.
-Nerdesin kızım, hiç aramadın bugün merak ettim çıkabildin mi işten?
-Çıktım anne, Şahika Hanım'ın Kanlıca'daki evinde çalıştık bugün, şimdi otobüse bindim sanırım bir saate kadar gelirim.

-Şemsiyeni de almamışsın.Çok da yağmur var Mahmut gelip durakta karşılasın bari seni,

-Zahmet etmesin, belki diner o zamana,

-Ben demesem de gelir zaten biliyon, hadisağlıcakla gel kapatıyom kızım.

-Tamam anne, görüşürüz.
...

Mahmut işyerinin kapısından çıkmadan camdan yansıyan görüntüsüne bakarken,
-Yakışıklıyım be, diyerek eliyle saçını düzeltti.Sonra,
-Zaten o da olmasa...

Biraz önce annesi arayarak, Ebruli'yi durakta karşılamasını istemişti ondan.Elindeki şemsiyeyi açarak durağa doğru yürümeye başladı.

Kendini bildi bileli, hareketli bir insandı.Ailenin haylaz çocuğu olarak küçüklüğünden beri yapmadığı yaramazlık kalmamıştı.Fakat, kardeşinin başına gelen kazaya ve akabinde annesinin üzüntüden hastalanmasına neden olmasının verdiği suçluluk duygusuyla biraz durularak, içine kapanmıştı.Kardeşinin eski haline dönmesinden sonra da;
" kendini ömrünün sonuna kadar canı pahasına da olsa ailesini korumaya adayacağına" söz vermişti.

Bu olaylar okul yaşantısını da etkilemiş, iyi bir öğrenciyken sonraları muhtemelen yaşadığı travma nedeniyle odaklanma sorunları yaşamaya başlamıştı.Fakat, annesinin zorlamasıyla meslek lisesini bitirerek, sanayide çalışmaya başlamıştı.
O'na göre babası kaygısız bir adamdı.Zaman zaman,
"Annem böyle çalışkan ve dirayetli olmasa belki bu durumda olamazdık bugün, diye düşünürdü.

On dakika önce aradığında, Ebruli gelmek üzere olduğunu söylemişti.Durağa vardığında, her gelen otobüse bakarak kardeşinin inip inmediğini kontrol etmeye başladı.
Az sonra indiğini görünce,
-Ebruliiii... diye seslenerek yanına koştu.

-Abi niye geldin bak dindi bile yağmur.

-Olsun be kızım, validanım emir verir de reddedebilir miyiz?

Sonra şemsiyeyi açarak
-Hani senin sevdiğin bir film vardı ya, bize de zorla izletmiştin. Neydi adı...ha "singin' in the rain" işte ordaki adam gibi dansederek geldim buraya,
dedikten sonra, tıpkı filmin baş karakteri Gene Kelly benzeri hareketler yapmaya başlayınca
hiç keyfi olmadığı halde Ebruli kahkahayla gülmeye başlamıştı.

Abisinin bu şaklaban haline bakarken içinden,

"İyi ki varsın Mahmut Abim, biliyorum kazanın olduğu günden beri kendini suçlayıp benim ayaklarımı yere bastırmıyorsun.Halbuki ben seni hiç suçlamadım, sen de bir çocuktun o zaman ve belki benim çektiğim acıdan daha fazlasını sen çektin.Fakat, herşey gelip geçiyor hayatta, umarım yüreğin artık huzur bulur " diye geçiriyordu.

ASLAN'IN İNİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin