-Multimedia, Jaymes Young - Happiest Year
"Şu müziğin sesini biraz kıssana, duyamıyorum hiçbir şey!" diye bağırıyordu telefonun diğer ucundaki Evren.
Radyoya uzanıp müziğin sesini kıstıktan sonra, "Oldu mu?" diye sordum.
"Oldu." Dedi Evren. "Şimdi anlat. Neredesiniz?"
"Yoldayız, yarım saate geliyoruz."
"Beni mi özlemiş?" dedi yanımda, şoför koltuğunda olan Görkem.
"Aynen çok özledim." Dedi onu duyan Evren. "Gelirken vişne suyu alsanıza."
"Tamam, başka bir şey istiyor musun?" diye sordum.
"Yok, çabuk olun. Hadi görüşürüz."
"Görüşürüz." Dedikten sonra telefonu kapattım ben de. "Vişne suyu istiyor-"dedim Görkem'e dönüp.
Önceden Görkem'in olduğu yere dönüp.
Ne olduğunu anlamamıştım bile. Şoför koltuğu boştu, araba durmuştu ve etraf kararmıştı birden; camlardan dışarı bakınca da hiçbir şey görünmüyordu.
"Ne oluyor-" derken dönüp arkama baktığımda ise arka koltuktan duman yükseldiğini gördüm. Çabucak arabadan inip etrafıma bakındım ama etraf zifiri karanlıktı. Şaşkınlık içinde arabaya geri dönüp koltuktan telefonumu aldığımda ise telefonum çalıyordu. Ekranda Evren'in ismini görür görmez yanıtlayıp kulağıma götürdüm.
"Evren ne oluyor?" dedim korkuyla.
"Açsana kızım şu telefonu ya." Diyordu o da.
"Evren?" dedim ama duymuyordu, tekrar ettim. "Evren!"
Telefon tekrar çalmaya başladı; gözlerimi açtım.
Gözlerimi açtığımda oturma odasında, televizyonun karşısındaydım. "Of.." diye söylenirken elimi alnıma götürdüm. Televizyon izlerken koltukta mayışmış ve saçma sapan bir rüya görmüştüm. Uyanmamın sebebi üstümde battaniye olmamasıydı sanırım çünkü kollarım buz gibi olmuştu.
Yerimde doğrulurken kumandayı alıp televizyonu kapattım, sadece adını duyduğum dizilerden birinin tekrarı vardı. Doğrulduktan sonra camdan dışarı bakınca havanın da kararmak üzere olduğunu gördüm, evdekilerin hiç sesi çıkmıyordu. Evren halısahaya gidecekti ama uyumadan önce konuştuğumda abim bir saate kadar geleceğini söylemişti.
Ayağa kalkıp kaskatı olan boynumu ve belimi hareket ettirdikten sonra kenardaki sehpanın üstündeki sürahiden bir bardak su doldurdum kendime. Sürahinin yanındaki telefonumun ekranı bir mesaj bildirimi ile parlayınca Evren'den gelen 5 cevapsız çağrıyı da o an gördüm. Çağrıların beşini de duymamış olmam için bayıltılmış olmam gerekiyordu aslında.
Kaşlarımı çatarak telefonu elime aldığımda sesini daha önceden kısmış olduğumu gördüm. Vakit kaybetmeden Evren'i aradığımda hemen yanıtlamıştı; telefon elinde bekliyor olmalıydı.
"Ceren açsana kızım şu telefonu ya." Diye şikâyet etti.
"Ne oldu? Uyumuşum televizyon izlerken." Dedim esneyerek. "Bir de saçma sapan rüyalar gördüm, bir bilsen.."
"Neredesin? Evde misin?" diye sordu.
"Evet, nerede olacağım başka?"
"İyi, çabuk hazırlan seni almaya geliyorum. Yoldayım şu an, yüz kere aradım açmadın. Merak ettim, geliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Humor"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛