-Multimedia, Ruelle - Madness
"Büyük balıkçı teknesi." Diye mırıldandım kendi kendime.
"Kaç harf?" Sesiyle irkildim. Babamın geldiğini duymamıştım.
Kucağımdaki bulmacadaki kareleri sayıp, "Yedi." Dedim. "A ile başlıyor."
"Alamana."
"Bakayım.. Oldu evet, teşekkürler."
Babam gelip başımın üstünü öptükten sonra sehpanın üstündeki gözlüğünü alıp balkona, annemin yanına geri döndü.
Dün öğlen saatlerinde başlayıp sabaha kadar hiç durmadan yağan kar yüzünden yollar kapandığı için okullar bir günlüğüne tatil edilmişti. Açıkçası bu durum benim oldukça işime gelmişti çünkü ayağımı uzatıp yatmak, her şeyden daha cazipti. O yüzden şimdi de oturma odasında, sehpanın üzerine uzattığım ayağımın altına bir yastık koymuş, bir yandan bol kırmızı meyveli kış çayımı içerken bir yandan da bulmaca çözüyordum.
Televizyonda ise her zamanki gibi gündüz kuşağı açıktı; bir cinayet konusu işlenirken stüdyodakiler birbirine girmişti.
Yanımdaki telefon titreyince Görkem'den gelen mesajdaki fotoğrafı açtım. O da aynı programı izliyordu.
"Bence borç verdiği adam öldürdü."
Ben de televizyon ekranının fotoğrafını atıp, "Onun öldürdüğüne eminim." Yazdım.
"Sen ne yapıyorsun? İyi misin?"
"İyiyim ya, bulmaca çözüyorum. Sen ne yapıyorsun? Sesin çıkmadı hiç."
"Annemle kafeye geldik."
"Nasıl çıktınız yola? Burada hâlâ her yer kapalı."
"Biz de beş dakikalık yolu yarım saatte falan geldik zaten."
"Dikkatli ol, hasta etme kendini."
Ardından bana kendi fotoğrafını attı. Üzerinde kalın örme krem rengi bir kazak vardı ve elinde salep ile kaloriferin önünde oturuyordu.
"Harikasın."
"Teşekkür ederim Kızılım. Sen de dikkat et, ben bir anneme bakayım."
"Tamam, selam söyle. Kolay gelsin."
"❤️"
Telefonu tekrar koltuğun üstüne bırakıp bulmacama yöneldim ama hemen ardından salondan gürültülü bir şangırtı ve onunla eş zamanlı büyük bir küfür geldiğinde yerimden sıçradım.
Abimle Evren salonda top oynuyordu..
"Evren!" Diye sesi geldi annemin balkondan.
"İyiyim anneciğim!" Diye karşılık verdiğinde güldüm. Ne halde olduklarına bakmak için elimdekileri bir kenara bırakıp yavaşça ayağa kalktıktan sonra kapıya ilerledim.
Şangırtının büyüklüğünü gözler önüne serercesine, bir zamanlar tavanda asılı olan büyük avize artık paramparça bir vaziyette halının üzerindeydi.
Bir tarafında abim, diğer tarafında da Evren ise kara kara ne yapacaklarını düşünüyordu.
"Ne yapıyorsunuz siz?" Diye sordum ayağıma çok ağırlık vermemek için kapıya yaslanırken.
"Gel gel, panayır var gel." Dedi Evren. "Kızım ne yapıyor gibiyiz sence?"
"Bana laf yetiştireceğine etrafı topla. Annem geliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Humor"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛