-Multimedia, The Samples - Could It Be Another Change , dinlemenizi tavsiye ederim :)
Biz acil servisin kapısından girer girmez "Ne bu hâlin oğlum?!" diye çığlık atan annem sağ olsun, etraftaki hemşirelerin de gözleri üzerimizdeydi şu an.
"Anne çok kan kaybettim." Dedi Evren dramatik bir tavırla. "Acil 0 Rh + kan desteğine ihtiyacımız var. Çok acil."
"Doktor da kesildi başımıza." Diye söylenen abime güldüm. "Daha yarım saat önce pilates topuyla merdivenden ben yuvarlanıyordum sanki."
"Şakağın açılmış." Dedi annem kaşlarını çatarak onu inceledikten sonra. "Ne bu hâl?"
"Anne kan kaybediyorum." Diye inledi Evren yine. Yaptığı salaklığı anlatmamak için elinden ne geliyorsa yapacaktı eminim ama abim ve ben büyük bir zevkle anlatacaktık anneme, o da emin olabilirdi. "Gözlerim kararıyor, doktor!"
"Gelin şöyle." Dedi annem önden ilerleyerek bizi bir acil müdahale odasına alırken. "Otur sen oğlum. Yasla başını geriye."
"Anneee.." diye inlemeye başlayan Evren'e biraz daha böyle davranırsa Oscar ödülü verilecekti.
Annem odadaki hemşirelerden birini yanına çağırıp yapması gerekenleri söyledikten sonra bize döndü. Genç bir hemşire Evren'in alnıyla ilgilenirken Evren bize kaş göz işaretleri yapmaya başlamıştı bile.
"Kerem?" diye abime sordu ilk annem. "Ne oldu oğlum? Kavga mı etmiş biriyle?"
"Kavga etseydi keşke." Diye söylendi abim. "Daha karizmatik bir sebep en azından. İnsan kardeşinin pilates topuyla merdivenlerden inmeye çalıştığını söylerken utanıyor doğal olarak."
Annem ilk başta anlamamış gibi görünse de çok iyi bildiğim bir ifadeyle gözlerini kapatıp açtığında hepimizin düşünceleri aynıydı muhtemelen.
"Oğlum kaç yaşındasın sen? Koca adam oldun, seneye üniversiteye gideceksin. Bu yaşta yapılacak iş mi bu?" diye söylenmeye başladı Evren'e. Evren'le ilgilenen hemşirenin gülmesini gizlediğini fark ettiğimde kahkaha attım.
"Anne," dedi Evren de kaşlarıyla işaret etmeye çalışırken. "Ayıp oluyor ama."
"Sen pilates topuyla oradan oraya zıplarken ayıp olmuyor ama, değil mi oğlum?" diye yapıştırdı annem. "Niye böyle yapıyorsun oğlum? Futbol oynayacağım diyorsun, ya koluna bacağına bir şey olsaydı?"
"Anne." Dedi tekrar Evren.
"Konuşma, eşek herif." Diye araya girdi abim. "Dinle annemi."
"Yavrum kaç yaşındasın sen?" diye sordu annem. Cevap bekliyordu bu kez.
"18." Diye mırıldandı Evren.
"Kardeşin kaç yaşında?" derken beni gösterdi bu sefer.
"18."
"O niye böyle şeyler yapmıyor oğlum?"
"Çünkü pilates topunu ben buldum." Dediğinde gülmemi durduramadım yine. Özrü kabahatinden büyüktü.
"Oğlum bahsettiğimiz şey o mu bizim?" diye sordu annem.
"Evet, o yüzden geldim ya buraya." Dedi bir eliyle başını işaret ederken.
"Anne bir şey söyle şuna." Dedim ben de. "Okulda da saçma sapan hareketler yapıyor, bir yerini kıracak haberin olsun."
"Ceren." Diye tısladı Evren dişlerinin arasından. "Evde görüşelim seninle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Comédie"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛