24- "Sümüklerini boynumdan çeker misin?"

6.7K 584 126
                                    


-Multimedia, ZAYN- Fool For You


"Biraz buz bulabilseydik keşke." Diye sessizliğimizi bozdu Yankı. "Şişmesini engellerdi."

Bütün 12. sınıf öğrencilerinin etüt saatini beklediği kantine Yankı'nın kucağında girmek istememiştim çünkü Yankı zaten başlı başına içeri girdiğinde dikkat çeken bir unsurken bir de kucağında ben olsaydım okul dergisi bile bundan haberdar olurdu mutlaka. Ayrıca Evren ve özellikle Görkem beni yürüyemiyorken görürse dizim kopmuş gibi davranıp koşa koşa hastaneye gitmeye kalkabilirlerdi.

Israrlarım sonucunda Yankı'ya ikinci sebebi sunduğumda ona tutunmam şartıyla beni yere indirmeyi kabul etmişti.

"İyiyim." Derken kaçıncı kez olduğunu sayamamıştım bile.

"Sabaha görürsün." Dedi bana sırtımdan destek vermeye devam ederken. "İnat etme Külkedisi, gidelim. Buz da yok zaten."

"Üç saat kaldı. Dayanırım." Dedim son merdiveni de ona belli etmemeye çalışıp dişlerimi sıkarak indikten sonra. Kantinin gürültüsü gelmeye başlamıştı artık. "Eve gidince annem de bakar."

"Buna hâlâ alışmamış olabilirsin ama sesini görüyorum Külkedisi." Dedi kantine doğru yavaşça ilerlerken. "Şu an sende ilk defa prussian blue görüyorum ve anlamının acı olduğuna eminim."

"Acıyor." Diye itiraf ettim. Yalan söyleyemeyeceğim belliydi. "Ama dayanabilirim, gerçekten."

"Ceren-"

"Hasta olduğunda hastaneye gitmen için ne kadar uğraştığımı şu an anlayabiliyorsundur herhâlde." Dedim gülerek.

"Evet, ama ben kabul etmiştim." Diye hatırlattı.

"Zorla."

"Çünkü sana asla hayır diyemeyeceğimi biliyordun." Diye bir kez daha hatırlattı.


'Gidecek misin hastaneye?'

'Gitmek zorundayım. Sana asla hayır diyemeyeceğimi biliyorsun, Külkedisi.'


"Senin gitmen gerekliydi." Dedim kantine girerken. Topallamamı minimuma indirmeye çalışıyordum ama köşedeki masada bize dönük olarak oturan Görkem'in gözünden kaçmayacaktı. Karşısındaki Evren'i dürtüp beni işaret ettiğinde yanlarına gitmiştik bile.

"Ne oldu?" diye sordular aynı anda. Üstümde Yankı'nın kazağı, yüzümde nasıl bir hâl aldığını bilemediğim bir ifade ve Yankı'nın da sırtımdan desteğiyle pek normal bir tablo çizmediğim kesindi.

"Düşmüş." Dedi Yankı benim yerime. Evren'in yanındaki sandalyeyi çekip oturmama yardım etti. "Dizini vurmuş."

"Ben şaşırmadım açıkçası." Dedi Evren az önce getirdiği şeyleri yemeye devam ederken. "Ayağını uzatsana."

Benim tek başıma yapamayacağımı anlayınca eğilip ayağımı kaldırdı ve kucağına koydu yavaşça.

"Niye dikkat etmiyorsun Kızılım?" diye sordu karşıdaki Görkem kaşlarını çatarak. "Bir şey oldu mu?"

"Karanlıktı." Dedim. "Ayağım takıldı ama iyiyim. Eve gidene kadar idare ederim."

"Kızım gel Adnovski'yi bulalım, mis gibi izin alır gideriz." Dedi Evren heyecanla.

"Saçmalama, düştüm diye Adnan Hoca hayatta izin vermez." Dedim gözlerimi devirerek.

"Aramızda en çok seni seviyor." Diye itiraz etti Evren. "İzin verir."

KülkedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin