-Multimedia, Michael Schulte - You Said You'd Grow Old With Me
"Hadi siz de gidin artık dinlenin, lütfen." Dedim bir umutla odadakilere. Yaklaşık bir saat önce abimin başımızda beklemesi şartıyla Sevgi Teyze ve Elvan Teyze'yi uyumaları için eve gönderebilmiştik. Yazgı Abla'yla Gökhan Amca da koşuşturmaktan perişan oldukları için ısrarlar sonucu onların peşinden gitmişti.
"Ben dinleniyorum." Dedi camın önündeki tekli koltuğa yayılan Evren.
"Sana demedim." Dedim gözlerimi devirerek. "Sen başımda bekle bir zahmet, kardeşimsin ya."
"Onlara da elli kere söyledin, gitmiyorlar." Dedi omuz silkerek. Tam karşımdaki ikili koltukta oturan Görkem ve Yankı'dan bahsediyordu. "Elli birinci seferde gideceklerini sanmıyorum."
"Bizim dinlenmelik bir durumumuz yok," dedi Görkem Yankı'nın dizine hafifçe bir iki kere vurup. "Sen uyusana Kızılım."
"Ben uyudum. Siz biraz uyuyun artık." Dedim. Saat beşe geliyordu, uyku düzenimiz bugün bir hayli değişmişti.
"Benim normal şartlardaki uyanma saatim yaklaştı zaten. Uyuyamam." Dedi Yankı gülümseyerek. Şu an, odaya girdiği zamankinden çok da farklı görünmüyordu ama bir nebze olsun daha iyiydi.
"Ceren diktatör müsün sen?" diye sordu Evren. "Bırak da insanlar istediği saatte uyusun."
"Bu gece fazla komiksin." Derken doğrulmaya çalıştım ama verdikleri ağrı kesici beni ağırlaştırdığından şu an bunun için fazla güçsüzdüm. "Bu kadar komiklik yeter, gel de yatağımı dikleştir."
"Diktatörsün işte." Diye devam etti ama koltuğun yanından sarkıttığı bacaklarını indirip yanıma geldi. Yatağı istediğim şekilde ayarladıktan sonra yüzüme yaklaştı.
Burun buruna geldiğimiz anda dayanamayıp, "Neye bakıyorsun?" diye sordum.
"Burnun yamulmuş sandım." Dedikten sonra parmaklarıyla hafifçe burnumu yoklayıp geri çekildi. "Ama hâlâ aynı yamukluğunda."
"Benim burnuma yamuk diyebilmen için senin yüzünde altın oran olması gerek Evren."
"Altın oran dediğinde Marilyn Monroe ve Amber Heard'den sonra akıllara benim adım gelir." Dedi gayet ciddi bir tavırla. "Hülya Avşar bile benden sonra hatırlanır."
"Öyle mi?" diye sordum ben de alayla.
"Evet. Google'a altın oran yazdığın zaman benim adım çıkar."
"Hackledin mi?"
"Kıza bak, inanmıyor ya." Dedi gülerek. Cebinden telefonu çıkarıp bir süre uğraştıktan sonra ekranı bana çevirdi.
Altın Oran: Evrendeki Muhteşem Düzen
"Evren." Dedi kaşlarını kaldırıp indirirken. "Anladın mı?"
"Anladım Evren." Dedim gözlerimi devirirken. Bu gece mizah seviyesi durdurulamaz hâle gelmişti. "Bu ânı hiç yaşamamış gibi davranabilirim senin için."
"Sen bilirsin, bu benim gurur kaynağım." Dedi omuz silkip tekrar koltuğuna dönerken. "Google'ın bile aklına ilk ben geliyorum, sen bilirsin."
Evren'in fazla üst düzey esprileriyle odayı şenlendirmesiyle beraber odanın kapısı bir iki kere hafifçe tıklatılıp aralandıktan sonra abim başını uzattı.
"Uyanık mısın yavrum?"
"Evet, gel abi." Dedim gülümseyerek. O da fazlasıyla yorgun görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Humor"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛