46- "O son deve güreşini yapmayacaktım."

4.5K 393 63
                                    




-Multimedia, Bohnes - Raging On A Sunday



Denizin sesi, tenimde gezinen güneş ışınlarının bıraktığı sıcak his ve arada bir esen ılık rüzgarın mükemmel kombinasyonu, bu hayattaki varlık amacı benim huzurumu bozmak olan Evren tarafından yarım bırakıldı maalesef. Yine.

"Ceren kalk." Derken üstüme de bir avuç kum dökmüştü.

Evren'in gelip ikide bir suyla veya kumla beni rahatsız etmediği zamanlarda güneşlenmeye çalışıyordum aslında.

"Yine ne var?" Dedim gözlerimi açıp. Güneş gözlüğümü saçlarımın arasına kaydırdıktan sonra dirseğimin üzerinde doğruldum. Deniz şortunun üzerine tişörtünü de giymişti bu sefer. "Nereye gidiyorsun?"

"Kalk hadi." Dedi yine. Elindeki siyah pareoyu uzattı. Oturur pozisyona geçerken uzattığı pareoyu alıp giydim.

"Nereye?" Diye sordum yine.

"Eve gideceğim, gelecek misin?" Diye sordu elini ıslak saçlarının arasından geçirirken. "Beni güneş çarptı galiba."

Ayağa kalkıp elimin tersiyle alnına dokundum. "Evet, yanmışsın sen."

"Midem de bulanmaya başladı zaten, gideyim de canım anam bana bakım yapsın."

"Nasıl miden bulandı? Kötü müsün o kadar?"

"Kızım hava neredeyse 40 derece, sen de güneşte durma artık diye geldim. Görkemler masada, git onlarla otur gölgede." Dediğinde ben de parmak arası terliklerimi giyiyordum.

"İyi, gidelim." Dedim şezlongun üstündeki havlumu omzuma atıp.

"Sakın sen de hasta olma bak." Dedi kumsalın bittiği yerdeki merdivenlere doğru ilerlerken. "Bir eve bir hasta yeter."

"Tamam, olmam." Dedim. "Sen kendi derdinle uğraş önce, beni bırak."

"O son deve güreşini yapmayacaktım." Dediğinde güldüm. Görkem alçı yüzünden denize giremediği için, Yankı da böyle şeylerle uğraşmayacak kadar aklı başında olduğu için Evren sahilde tanıştığı çocuklarla neredeyse bir saat deve güreşi yapmıştı öğlen güneşinin altında.

"Sana söyledik bu sıcakta yapma diye."

"Çok zevkliydi ama. Bir kız bulup sen de gelseydin."

"Yok, iyiyim ben böyle." Dedim merdivenleri çıkarken. Plajın denizi yukarıdan gören ve gölgede kalan bahçe kısmına çıkmıştık. Görkem'in tek başına oturduğu masaya geldiğimizde Evren bana sarıldı. Gerçekten başına güneş geçmiş olmalıydı.

"Sakın hasta olma." Diye fısıldadı kulağıma doğru.

"Tamam." Dedim gülerek omzuna vurup. "Git hadi sen."

Geri çekilip burnumu sıktıktan sonra Görkem'e, "Çok hasta olmazsam akşama doğru gelirim." Dedi. "Ya da eve gelecekseniz arayın sizi almaya gelirim. Tabii yatak döşek hasta olmazsam."

"Abartma Evren." Dedim gözlerimi devirerek.

"Tamam Evrenim." Dedi Görkem. "Haberleşiriz."

"Hadi, görüşürüz." Dedikten sonra masanın üstünden telefonunu ve anahtarını alıp gitti.

Görkem yanındaki sandalyeye koltuk değneklerini yasladığı için karşısına oturdum.

"Yankı nerede?"

"Soda almaya gitti, gelir birazdan."

Başımın üstündeki gözlüğü çıkarıp masaya bıraktım. Güneşten ayrılıp bahçenin gölgesine gelince fark etmiştim ben de yandığımı.

KülkedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin