56- "Ben var ya ben, senin için dünyaları yakarım.'

2.8K 273 82
                                    


Multimedia, The Score & AWOLNATION - Carry On


Başım çatlıyordu.

Hayır, başım sadece çatlamıyordu. Başım her an ortadan ikiye ayrılacak gibiydi ama önce ne olduğunu hatırlamam gerekiyordu.

Bir iki dakika önce gözlerimi telefonumun alarm sesiyle açtığımda abimin yatağında bulmuştum kendimi. Uyanır uyanmaz buraya nasıl geldiğimi kavrayamamıştım tabii ki.

Parmaklarımla ağrıyan başımı ovalarken düşünmeye çalıştım.

Ağladığımı hatırlıyorum.


'Ya kâbus görürsem?'

'Ben kovarım onları. Hadi kapat gözlerini artık.'


Abimle son konuşmamdı bu. Hatırlama işlemine tersten başlamıştım sanırım. Çünkü onun hemen öncesinde, 'Yalnız uyumak istemiyorum.' Diye kendimi buraya getirtmiştim. Tersten parça parça hatırladığım şeyler bu şekilde benim için bir anlam ifade etmiyordu. O yüzden yattığım yerde derin bir nefes alıp etraflıca düşünmeye başladım.

Tanışma partisi.


'Evren rahat dur-'

'Hadi iç şunu. Ben de rahat durayım.'


Tekila. Sayamadığım shotlar. Böyle başlamıştı hatırlamama serüvenim.

Bir yerde kontrollü olmayı bırakmış olmalıydım. Evet, gitmeden önce abim istediğinizi yapın demişti ama benim böyle bir planım yoktu. Bir vazgeçiş noktam olmalıydı.

Gürültülü müziğin altında Evren'in kulağıma eğilip söylediklerini hatırlamaya başladım.

'Kendini kaybedeceksin diye korkma, sen en sarhoş halinle bile hepimizden ayık olursun.'

Belli oluyor.

'Sen hep demiyor muydun eğer bir gün sarhoş olursam yanımda ol diye? Hepimiz buradayız işte; Görkem var, Yankı var. Ben seni ne zaman yalnız bıraktım? Kızım, ben var ya ben.. Senin için dünyaları yakarım.'

Tam da bundan sonra her şey bulanıklaşmaya başladığına göre vazgeçme noktamı bulmuş olmalıydım.

Gece boyunca Evren'in, Görkem'in ve Yankı'nın koruması altında dilediğim gibi saçmalamıştım. Anlamsız şeyler söylediğimi hatırlıyordum kısmen.

'Sarhoş oldum değil mi? O yüzden gülüyorsun.'

Bunun ardından hiçbir zaman hatırlamak istemeyeceğim, hatta elimden gelse böyle bir şey yaşanmamış gibi davranabileceğim bir şeyi hatırladım. Eve dönerken yol kenarında, Yankı'nın yanında ve gözleri önünde kusmuştum; o da yüzümü silip bana su içirmişti. O andan sonra benden ayrılmak istemiş olmalıydı.

Ama hayır, ardından hatırladığım şey utançtan inlememe sebep olacaktı.

Onu öperken dudağını ısırmıştım. Ağzıma gelen kan tadını unutmam pek mümkün değildi. Nasıl olduğunu bilmiyordum ama açıktaki sırtıma dokunduğunda ürpermiştim ve bir anda olmuştu her şey.

'Senden başka bir iz daha taşıyacağım sadece, o kadar.'

Hatırlamaya başladıkça yerin dibine giresim geliyordu. Yankı beni eve bıraktıktan sonra abim kontrolü devralmıştı. Annemle babamı uyandırmadan beni mutfağa sürükleyip zift gibi bir kahve yapıp beni hepsini içmeye zorlamıştı. Bir ara masanın üstündeki telefona baktığımda saatin neredeyse sabahın dördü olduğunu görmüştüm.

KülkedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin