-Multimedia, X Ambassadors - Unsteady
Bölümün ikinci kısmını uzun zamandır istediğiniz gibi Yankı anlatıyor, iyi okumalar.
'Eve gidip uyuyacağım. Sen de uyu, sabah tekrar konuşuruz.'
'Tamam Görkem, dikkat et kendine.'
'Merak etme Kızılım, bana bir şey olmaz.'
'Bana bir şey olmaz.'
"Görkem.." diye sayıkladım.
"Ceren?"
Evren'in sesiydi bu ama kulaklarım çınlıyordu. Algılayabildiğim kadarıyla birinin kollarının arasındaydım ve başka biri de yüzüme hafifçe su serpiyordu.
"Tansiyonu düşmüş." Dedi tanımadığım bir kadın sesi. O söylediği zaman kolumdaki baskıyı hissettim, tansiyonum ölçülmüştü herhalde. "Korkacak bir şey yok."
"Teşekkürler." Dediğini duydum abimin. Sonra yanımızdan uzaklaşan ayak sesleri duyuldu.
Kulaklarımdaki çınlama azalmaya başladığında yavaşça gözlerimi araladım. Tam karşımda abim, onun yanında yüzüme su serpen Evren vardı. O hâlde, kollarının arasında olduğum kişi ben düşmeden önce arkamdan gelip tutan Yankı'ydı.
"Bir şey olmaz." Diye mırıldandım. "Bana bir şey olmaz dedi."
Abim Evren'e bakıp başını salladı.
"İyi misin?" diye sordu abim.
Hayır, içimde kocaman bir boşluk var. Tarif edemeyeceğim bir biçimde hem de.
"Bana bir şey söyleyin." Derken doğrulmaya çalıştım ama arkamdaki Yankı izin vermedi. Ona karşı koymak için çok güçsüzdüm ama kararlılığımı anlayınca beni engellemekten vazgeçip sırtımdan destek olmakla yetindi.
"İyi misin Ceren?" diye tekrar sordu abim sorduğum soruyu hiç duymamış gibi. Bütün sinirlerim gerilmişti, bana doğruyu söylemiyorlardı.
"Abi iyiyim, bana bir şey söyle." Diye duymak istediği cevabı verdim. "Uyandı, iyi de."
"Uyanmadı. İyi de değil." Dedi abim omuzlarımı tutup. "Seni kandıracak değilim ama sen de kendini böyle bırakmayacaksın. Anladın mı?"
"Nasıl uyanmadı?" dedim titreyen bir sesle. "O ne demek?"
"Ceren dediklerimi anlıyor musun?"
"Abi gitme üstüne." Dedi Evren ama abim kendime gelmem için doğru olanı yapıyordu.
"Kendini bırakmayacaksın." Diye yineledi abim. "Anlıyor musun?"
Başımı salladım hemen. "Söyle."
"Hastaneye getirildiğinde çok kan kaybetmiş, çok fazla iç kanaması varmış." Diye anlatmaya başladı. Ben de korkuyla onu dinliyordum. "Emniyet kemerini de takmadığı için birçok kemiğinde kırık varmış. Başından da darbe almış."
Her kelimesiyle paramparça oluyordum ama bunu ona yansıtırsam anlatmazdı.
"Ameliyat bitti, doktorlar yapabilecekleri her şeyi yaptı."
Gözlerimi kapatmak istedim ama doğrudan abimin gözlerinin içine bakıyordum yalnızca. Nefes alıp vermeyi bile bırakmış olabilirdim.
"Önümüzdeki 72 saat, ondan bir belirti alabilmemiz için kritik süre." Dediğinde gözlerim doldu ama umursamadım. "Çok kötü bir kaza olmuş, doktorlar hiçbirimize umut vermek istemiyor. 72 saatin sonunda uyansa bile sakat kalmış olma ihtimâli çok yüksek. Her şeye hazırlıklı olacağız, tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Humor"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛