-Multimedia, The Weeknd - Save Your Tears
"Ceren biraz az ye."
"Ne?" dedim şaşkınlıkla ağzımdaki pastayı yuttuktan sonra. "Daha yeni başladım Evren."
Elindeki çay bardağıyla arkamdan geçerken tabağımdaki pastanın üstünden bir çikolata parçasını almayı da ihmâl etmedi.
"Bitirme, geleceğim birazdan." Dedikten sonra balkondan çıkıp gözden kayboldu.
"Deli çocuk." Diye başını salladı karşımda oturan Nida.
Sürpriz doğum günü kutlamamızın bitmesinin ardından Nida'yla balkonda oturuyorduk biz de. Ankara'ya geldiğinde teyzesinde kalıyordu normalde ama bu akşam onu göndermemiştim çünkü çok özlemiştim ve ortaya dökülmesi gereken, birikmiş dedikodular vardı.
"Eee anlat bakalım." Dedim parmaklarımı sıcak çay bardağımın etrafına dolarken. "İzmir nasıl? Nasıl gidiyor?"
"Çok güzel." Dedi o da çayından bir yudum aldıktan sonra. "Gerçi daha çok bir şey anlayamadım. Ama şimdiye kadar çok güzel."
"Ben sana söyledim mi hatırlamıyorum, geçen gün teyzemle konuşmuştum. Bir şeye ihtiyacı olursa bize gelsin diyor."
"Oy yerim o Demet Sultan'ı. Asıl sen ne zaman geleceksin İzmir'e?"
"Bilmiyorum ki," diye arkama yaslanıp tabağımı da kucağıma aldım. "Bu yaz da gidemedim hiç aslında."
"Beyaz Atlı Prensini de al gel hemen." Dediğinde güldüm. "Gülme, ciddiyim. En son ne zaman baş başa kaldınız?"
"Bugün."
"O sayılmaz."
"Niye sayılmasın canım?" dedim. "Baş başaydık işte."
"Ne yaptınız?"
"Eymir'e gittik."
"Ne yaptınız Eymir'de?" diye sorduktan sonra göz kırptı. "Dudağını orada mı parçaladın?"
"Nida!" diye kızdım sessizce. "Saçmalama."
"Ne var?" diye omuz silkti. "Benden kaçar mı kızım? Gördüm çocuğun dudağını."
"Ya abartma." Diye güldüm. "Parçalamadım, yanlışlıkla oldu. Geçen haftadan o ayrıca."
"Kızım sen var ya," diye parmağını salladı. "Sen az değilsin."
"Ya sus.." dedim kahkaha atarken. "Cidden, hatırlamıyorum bile."
"O kadar kendinizden geçtiniz yani-"
"Nida!"
"Tamam tamam.." dedi o da gülerek. "Öyle olsun."
"Dalga geçme."
"Aa, aşk olsun canım." Dedi masaya yaslanıp. "Ne var? Normal şeyler bunlar."
"Çok.." diye mırıldandım.
"Kızım.." dedi bana yaklaşıp sesini alçaltırken. "Beyaz Atlı Prens falan olabilir ama sonuç olarak Yankı'nın da Ahmet, Mehmet, Ali, Veli gibi erkek olduğunu kabul etmemiz gerek. Erkek yani, bunların beklentileri oluyor.."
Neyi ima ettiğini anlayınca aklım akşamüzeri arabada burçlarla alakalı olan yazıyı okurken çenemi tutamayışıma gitti.
"Yankı sarılmak için bile önce benim istememi bekliyor Nida."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Humor"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛