65- "Buradan iliklerine kadar İzmir ile döneceksin."

2.6K 273 208
                                    


-Multimedia, AURORA - Runaway


"Ceronimo! Hayatının en güzel 3 gününe hazır mısın?!"

Tam olarak böyle başlamıştı İzmir hikayesi.

Vizelerden sonra kendi kendime verdiğim tatilde cuma gününden pazar gününe kadar geçen süreyi İzmir'de Nida'nın yanında geçiriyordum. Nida uzun zamandır beni davet ediyordu ve artık gelmemem için hiçbir sebep yoktu. Dün öğlen gibi havaalanına indiğimde beni karşılarken ilk cümlesi bu olmuştu.

Çantamı eve bırakıp en fazla bir saat dinlenmeme izin vermişti ve ardından hızlı İzmir turumuz başlamıştı. Gün içinde birkaç arkadaşıyla tanışmıştım, bir Ankaralı olarak bu güneşli havayı kaçırmak istemediğim için günün çoğunu dışarıda geçirmiştik. Gezmekten yürüyemeyecek hâle geldiğimizde deniz kenarında bir balıkçıda akşam yemeği yedikten sonra eve dönmüştük ama gün bitmemişti henüz. Nida'nın aynı zamanda ev sahibi de olan alt kat komşusu ve kızlarıyla gece yarısına kadar balkonda her konuda dedikodunun dibine vurmuştuk. İlk gün tam bir terapi gibi geçmişti yani.

Bugün ise, gece geç saatlere kadar oturduğumuz için planladığımız kadar erken kalkamamış, on gibi uyandığımızda kendimize dolu dolu bir kahvaltı hazırladıktan sonra yine güzel havayı fırsat bilip kendimizi dışarı atmıştık. Sahilde salaş bir kahvecide kahvelerimizi yudumlarken ayrı kaldığımız günlerin acısını çıkarıyorduk şimdi de.

"Söyle bakalım," dedi Nida başındaki güneş gözlüğünü masaya bırakırken. "Nasıl geçiyor tatilin?"

"Mükemmel." Dedim hiç düşünmeden.

"Ay, gerçekten mi?" Diye sordu neşeyle.

"Tabii ki evet." Dedim ben de. "Senin yanında başka bir türlü geçmesi mümkün mü?"

Bana doğru parmağını sallayıp gülerken, "Sen az değilsin Ceronimo." Dedi. "Ee, yapmak istediğin ve planlar dahilinde olmayan bir şey var mı?"

Düşünmeme gerek bile yoktu. O her şeyi planlamıştı zaten.

"Hayır," dedim. "Tamamen senin akışına uyuyorum."

"O zaman buradan sonra biraz sahilde yürürüz, sonra saat üç gibi seni bayılacağın bir fuara götürmeyi düşünüyorum. Böyle kahve ve çikolatayla alakalı standlar olacak, dünya markaları geliyor, bir sürü workshop var."

"Ya, harika olur.." dedim hevesle. "Kahve ve çikolata."

"Değil mi? Ben de öyle düşünmüştüm." Dedikten sonra devam etti. "Sonra oranın çok yakınında eski bir sahaf var, tam senin seveceğin türden. Oraya da uğrarız, sonra da belki bizimkilerle buluşuruz ya da eve geçeriz. Enerjimize bağlı tamamen."

"Senin enerjin asla bitmez." Dedim gülerek.

"Sana ayak uyduruyorum hayatım." Diye gülerek omuz silkti o da. "Buradan dönerken iliklerine kadar İzmir ile döneceksin. Ama hiç dönmesen ne güzel olurdu değil mi?"

"Ben burayı çok seviyorum." Dedim etrafıma bakarak. "Ama Ankara'dan da kopamıyorum."

"Ankara'nın öyle bir özelliği var." Diye beni onayladı o da. "Neyini sevdiğini bilmiyorsun, asla tarif de edemezsin ama içinden de çekip atamıyorsun."

"Çok güzel tarif ettin."

"Aslında ilk başta Ankara'yı kazanamadım diye üzülmüştüm. Yani tercih listemde üst sıradaydı. Ama şimdi pişman değilim burada olduğum için. Benim için bambaşka bir deneyim oldu yeni bir şehir."

KülkedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin