Merhabalar! Biz 2020'de karantinamıza devam ederken, Ceren 2016'ya geri döndü, iyi okumalar diliyorum, evde kalın! :)
-Multimedia, The Weeknd - Blinding Lights
"Yankı'ya haber verdin mi biz kampüse girdik diye?"
"Verdim Evren." Dedim üçüncü kez. Ya aynı soruyu sormaktan usanmıyordu, ya da sorduğunu unutuyordu sürekli. Dün gece neredeyse sabaha kadar Yankı'yla oyun oynamışlardı beraber. Kendini oyuna nasıl kaptırdıysa artık, saat üç gibi eve döndüğünde telefonunu orada unuttuğunu bile fark etmemişti Evren. Uyandığımda Yankı bana haber vermişti ama bugünkü dersimiz öğleden sonra olduğu için, sabah dokuz dersine yetişmesi gereken Yankı bana zamanında ulaşamayınca telefonu okula getirmişti nasıl olsa burada buluşacağız diye. Evren de şimdi telefonunun hasretiyle yanıp tutuşuyordu.
"İki dakikaya orada oluruz da dedin mi?"
"Evet." Dedim. "Dayanabilirsin bence."
"11 saattir telefonumdan ayrıyım, anlıyor musun?"
"11 saattir ayrı olduğun telefonunun yokluğunu da sekizinci saatinde fark ettin, evet."
"Uyuyordum Ceren." Diye dürttü beni yürürken. "Sen Yankı'ya haber ver."
"Ya sabır.."
Ben kendi kendime sabır dilerken elimdeki telefon titredi.
"Bölümün önündeyim Külkedisi."
Gelen mesajı Evren'e de gösterdim artık Yankı'ya haber verdiğime inanması için.
"Mutlu musun?"
"Evet, sağ ol." Dedikten sonra ekledi. "Görkem gelecek mi bugün? Telefonum olmadığı için kimseden haber alamıyorum da."
Drama queen mode: on
"İkide gelecek. Sabahki dersi iptal olmuş."
"Ne güzel milletin dersi iptal ediliyor."
"Evren daha derslere başlamadık bile. Ne kadar da heveslisin okumaya."
"Dalga geçme." Dedi gülerek. "Kendimi ders dinlemeye hazır hissetmiyorum. Hem telefonum da yok-"
"Bak, orada telefonun." Dedim köşeyi döndüğümüzde. Yankı'nın kapısında beklediği bina görüş açımıza girmişti sonunda. Bir dakikaya kalmadan yanına ulaştığımızda gülümseyerek bizi bekliyordu.
Evren, Yankı'nın ona uzattığı telefonu alıp önce telefonuna daha sonra da girişteki iki basamağı çıkıp Yankı'ya sarıldı. Gözlerimi devirme isteğime engel olamıyordum.
"Sevenleri kavuşturmak ne kadar büyük bir sevap haberin var mı?" Dediğinde güldüm.
"O zaman Allah ayırmasın bir daha." Dedi Yankı sarılmaları bittiğinde.
"Amin kardeşim." Dedi Evren telefonunu cebine koyup. "Hadi Ceren, artık gönül rahatlığıyla gidebiliriz."
Yankı'ya baktığımda aynı şeyi düşünüyorduk. Dün görüşmemiştik ve ben onu özlemiştim.
"Tamam, git sen, iki dakikaya geliyorum ben de." Dedim Evren'e.
"O zaman ben kahve alayım Köprü'den." Dedi. Kampüsün küçük, kahve büfesinden bahsediyordu. Yolumuzun üstündeydi zaten. "Gidene kadar telefonumla hasret gideririm. Sen de istiyor musun?"
Biraz düşünüp, "Sütlü filtre olabilir." Dedim. "Küçük olsun."
"Tamam. Yankı sen?"
"Yok ben derse gireceğim, sağ ol." Dedi Yankı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Humor"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛