-Multimedia, Imagine Dragons - Follow You
Bir patırtı sesiyle yerimden sıçradım.
Refleksle gözlerimi açarken aynı anda Evren'in de kısık sesle küfrettiğini duymuştum.
"Ne oldu?" Diye sordum panikle. Gözlerimi açmıştım ama gördüklerim beynime yeni ulaşmaya başlamıştı. Tam karşımda, banyo kapısının önünde Evren, bir şey almak için yere eğilmişti.
"Saç kurutma makinesi düştü." Dedi sessizce doğrulurken. "Sen uyu."
Başımı tekrar yastığa koyarken kalp atışlarım kulaklarımda yankılanıyordu. "Of, ödüm koptu.."
"Benim de." Dedi Evren. "Pardon, uyu sen hadi."
"Ne yapıyorsun?" Diye mırıldandım.
Odanın içinde dolaşırken, "Okula gideceğim." Dedi. "Ama geç kalmak üzereyim."
"Hmm.." diye mırıldandım. Uykum o kadar tatlıydı ki.. "İyi dersler."
"Sağ ol." Derken ayak sesleri yaklaşmıştı. Bir süre sonra yanımda durduğunu anladım. Bir elinin tersiyle alnıma dokundu. "Bir şey istersen ara, dönerken getiririm."
"Tamam." Diye mırıldandım yine. "Dikkatli ol."
"Tamam." Dedikten sonra dudaklarını alnımda hissettim. "Görüşürüz."
"Görüşürüz.." dedim ve biraz sonra odadan çıktığını duydum.
Çok yorgun ve uykusuz hissediyordum kendimi. Kolumu bile kaldıracak halim yoktu; bölünen uykumun kollarına kendimi bırakmam da uzun sürmedi o yüzden.
Tekrar uyandığımda ise odada hiç ses yoktu; sırtımın ağrısına uyanmıştım.
El yordamıyla komodinin üzerinden telefonumu alıp saate bakmaya çalıştım tek gözle.
11.23
Telefonu yatağa bırakırken bir elimi alnıma bastırdım. Üstümden kamyon geçmiş gibi hissediyordum.
Dün öğleden sonra Yankı'yla yola çıkmıştık buraya dönmek için. Onu tek başına göndermek istemediğim için uçak biletimi iptal etmiştim hiç düşünmeden; yol boyunca enerjisini yükseltmeye çalışmıştım. Ama Yankı fazlasıyla etkilenmişti son yaşananlardan, iyi olduğunu söylemesine rağmen öyle görünmüyordu. Akşam dokuz gibi eve döndüğümde evdekilerin milyonlarca sorularını yanıtlamış, annemin gözyaşlarını dindirmek zorunda kalmıştım. Evren bile fazla iyi davranmıştı bana; gevşemek için duş aldıktan sonra saçlarımı kurutmuştu.
Gece kendimi yatağa bırakabilmem fazlasıyla geç saatleri bulmuştu ve tüm hafta sonunun yorgunluğuyla sabahki derse kendimi hazır hissetmem mümkün değildi.
Çok yorgun olsam da uykumu almış hissediyordum artık; o yüzden yataktan çıkmaya zorladım kendimi. Soğuk suyla yüzümü yıkadıktan sonra aynaya baktığımda hâlâ alışamadığım yara izimi gördüm sağ yanağımda. Abim dün akşam kolumu ve yüzümü görünce ağlayacak gibi olmuştu ama annem iz kalmaması için her şeyi yapacağını söylemişti. Abimin birden duygusal moda geçmesini de anlayabiliyordum; uzun zaman sonra ilk kez ayrı kalmıştık ve başıma gelebilecek en korkunç şeylerden biri gelmişti.
Aynaya arkamı dönüp banyodan çıktığımda annem yatağımda oturuyordu. Onun çoktan hastaneye gitmiş olduğunu düşünüyordum ama benim uyanmamı beklemişti. Fiziksel ve mental olarak beni kontrol ettikten sonra evde yalnız kalabilecek kadar iyi olduğum kanaatine varıp hazırladığı kahvaltıyı yapmam için tembihledikten sonra evden ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Umorismo"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛