9- "Angara'nın Bağları çalıyor, hayatta bırakmam."

8.2K 645 205
                                    


- Multimedia, Imagine Dragons - Levitate

"Ceren uyan." Cümlesi eşliğinde omuzlarım şiddetle sarsılarak uyandım. "Ceren!"

"Ne var?" dedim gözlerimi açık tutmaya çalışarak. "Sarsma Evren gerizekâlı mısın?"

"Uyanman lâzım." Dedi heyecanla. Yatağımın yanında dikiliyordu.

"İnsan evladı böyle mi uyandırılır, ne var?" diye sordum dirseklerimin üzerinde doğrulunca.

"Saat on iki olmak üzere." Dedi yine aynı heyecanla.

"Farkındayım. Gece on iki olmak üzere olduğu için uyuyordum zaten."

"Salak Ceren." Dedi heyecanı yerini gözlerini devirmeye bırakırken. "Bugün bizim doğum günümüz. Birazdan doğum günümüz yani."

"Aaa, evet." Dedim şaşkınlıkla gözlerimi açarak.

"Ne tür bir gerizekâlı doğum gününü unutabilir?" diye bana söylenirken yanıma oturdu.

"Doğum günümü unutmadım. Doğum günümde uyuyakalmışım." Diye düzelttim. "Saat on iki oldu mu yani?"

Kol saatine bakıp yanıtladı. "Bir dakika var."

"Tamam, baş belası." Derken üzerine atılıp onun yatmasını sağladım. Hafif yumruklarla karnına vururken, "Doğum günün kutlu olsun o zaman." Dedim.

"Senin de doğum günün kutlu olsun başımın belası." Derken ellerimi yakalayıp beni ters çevirdi ve bir sonraki hamlesinin ne olacağını biliyordum.

"Gıdıklama!" dedim onu ellerimle iterken. "Evren sakın gıdıklama, çığlık atarım-"

"At, bana ne?" derken beni gıdıklamaya başladığında refleks olarak karnına dizimi geçirdim. "Ah, ciğerim." Dedi dramatik bir tavırla.

"Sana gıdıklama demiştim." Dedim onu üstümden itmeye çalışırken. "Gıdıklanıyorum."

"O yüzden gıdıklıyorum zaten-" derken telefonumun yükselen zil sesi cümlesini böldü. "Telefonun çalıyor."

"Kalk üstümden de bakayım." Derken sıyrılıp komodindeki telefonumu aldım.

Her sene olduğu gibi saat tam on ikide hiç sektirmeden arayan Görkem'in çağrısını yanıtladım.

"İyi ki doğdun Ceee-ren! İyi ki doğdun Ceee-ren! İyi ki doğdun, iyi ki doğdun.." dedikten sonra duraksadı ve şarkıya devam etti. "İyi ki doğdun Cee-ren!"

"Teşekkür ederim." Dedim gülerek.

"Hadi aşağı inin."

"Aşağı mı?" dedim şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırarak. Evren'e baktığımda haberi varmış gibi başını sallıyordu. "Aşağı mı geldin?"

"Evet, in hadi." Dedi sabırsızlıkla.

"Görkem-"

"Kızım hadi ağaç ettin milleti ya." Diye araya girdi Evren. "Ağız tadıyla sürpriz de yaptırmıyorsun."

"Geliyorum hemen." Dedikten sonra telefonu kapatıp Evren'e döndüm. "Bu yüzden uyandırdın beni, değil mi?"

"Evet. İn hadi." Dedi kapıyı açıp merdivenleri işaret ederek.

Uykudan uyanmış en berbat hâlimle koşarak merdivenlerden indiğimde Evren'in de arkamdan geldiğini duymuştum. Ayağıma bana en yakındaki spor ayakkabılarını geçirirken ışığı açık olan oturma odasına, "Biz bahçedeyiz!" diye seslendim. Annem oturuyordu büyük ihtimâlle zaten.

KülkedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin