-Multimedia, Elvis Presley - Can't Help Falling In Love (Ne zaman dinlemeniz gerektiğini anlayacaksınız, iyi okumalar :) )"Kime gidersen git, beni... unut artık. Bir gün aşklar biter, hatıralar kalır kimi seversen sev hep hatırlatır.. Sanma bir başkası yerimi alır gelenler gideni elbet aratır-"
"Evren sus artık." Dedim onu dirseğimle dürterken sessizce. Abimin dikiz aynasından ona attığı bakışı görünce bu uyarıyı yapma ihtiyacı hissetmiştim doğal olarak. Evren karakoldan çıktığımızdan beri şarkı söylüyordu ve abim de sabrının son kırıntılarını kullanıyordu.
Abim şimdilik sessiz kalmayı tercih edip Yankıların evinin önünde durdurdu arabayı. "Hadi koçum, dinlen sen de güzelce. Akşama doğru konuşuruz."
"Tamam abi, sağol." Dedi ön koltuktaki Yankı. Bana dönüp gülümsedi. "Görüşürüz Külkedisi."
"Görüşürüz Yankı." Dedim ben de gülümseyerek. "Uyanınca ararım." Diye ekledim sessizce. O da bana göz kırptıktan sonra arabadan inip bahçeye girdi.
"Kaldık baş başa." Dedi abim oldukça tehditkâr bir şekilde. Arabayı bizim evin önüne park ettikten sonra bize döndü. "Karakoldaki ifade kesmemiştir sizi, gelin bir de içeride alayım." Deyip arabadan indi.
"Biz bittik." Dedi Evren gülerek. "Ben bittim hatta."
"Yürü, in hadi." Dedim onu dürtüp. "Olacakla öleceğe çare yok."
Abim inmemiz için cama tıkladığında yerimden sıçradım. Zaten hiçbir zaman sabırlı olamadığı için onu daha fazla bekletmemek adına arabadan indiğimde Evren de peşimden geldi. Henüz tam anlamıyla güneş doğmuş sayılmadığı için pek emin olamıyordum ama oturma odasının cam duvarında bir karaltı görür gibi olmuştum. Veya fazla uykusuzluk ve yorgunluktan bir şeyler uydurmaya başlıyordum.
Ama uydurmadığımı anlamam kısa sürdü çünkü abim kapıyı açacağı sırada annem ondan önce davranıp kapıyı açmıştı ve belirtmek gerekirse de oldukça sinirli görünüyordu.
"Kerem Bey o telefona neden cevap verilmiyor?" Dedi direkt kollarını göğsünde buluşturup. "Çocuklarım sabaha kadar eve gelmiyor. İkisinden haberim var, abileri bu saat olmuş hâlâ haber vermiyor."
"Biz kurtulduk bence." Diye fısıldadı Evren beni dürtüp. "Abimden bize sıra gelmez."
"Alo anne ben eve gelmiyorum bu gece, şuradayım demek çok mu zor oğlum?" Diye devam etti annem. "Uyuyorum uyanıyorum ev boş. Yatıyorum kalkıyorum gelen giden yok. Acaba-"
"Anne içeri mi geçsek?" Diye araya girdi abim.
Annem abime kızmaktan henüz bizi fark edememiş gibi duruyordu.
"Geçin içeri bakayım." Dedi kenara çekilip. Abimin peşinden oturma odasına yöneldik biz de. En arkadan gelen annem kapıyı kapattı yavaşça yukarıda uyuyan babamı da uyandırmamak için. Işığı açtığında ise çığlık atmamak için elini ağzına götürdü.
"Oğlum ne bu halin?" Dedi Evren'e bakıp. Kaşından yanağına doğru akıp kuruyan kandan bahsediyordu. Burnumdaki kızarıklığın artık geçtiğini tahmin ediyordum ama annemin gözünden hiçbir şey kaçmazdı. "Kızım sana ne oldu?"
"Henüz 17 yaşında olan kardeşlerimi gecenin bir vakti karakoldan aldım. O yüzden sana haber veremedim, ondan önce de Egemen'le birlikteydik. Sana söylemiştim, unutmuşsun." Diye en kısa özeti yaptı abim. Ceketini çıkarıp koltuğun kenarına koyduktan sonra kendisi de oturup annemin bize ne türlü kızacağını beklemeye başladı büyük zevkle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Humor"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛