3- "Kim üzdü bu kızı?"

11.2K 762 208
                                    



"Yankı?" diye sordum bir daha aynı şaşkın ses tonuyla.

"Ceren?" dedi o da bu sefer. "Külkedisi sen misin?"

"Evet." Dedikten sonra saçmaladığımı fark edip başımı iki yana salladım. "Aman, ne Külkedisi'si ya?"

"Ayakkabını kaybettin. Aynı Külkedisi gibi."

"Kaybetmedim, bilerek attım."

"Kafama attın." Dedi kaşlarını çatarak.

"Tam kafana denk geldiğine sevindim." Dedim kollarımı göğsümde birleştirip.

"Hâlâ aynısın." Dediğinde sağ kaşındaki dikiş izi dikkatimi çekti. On yıl önce benim sebep olduğum dikiş izi.

"Maalesef sen de." Dedim alaycı olmasını umduğum bir ses tonuyla. Ama görünüş olarak aynı olmadığı kesindi tabii. Bu kadar değişeceği aklımın ucundan bile geçmezdi. İnanılmaz bir şekilde boyu uzamıştı öncelikle.

Arkadan gelen ayak seslerini duydum ve dönüp bakmama fırsat bile kalmadan Evren yanımdan geçip, "Kardeşim," diyerek hâlâ kapıda bekleyen Yankı'ya sarıldı. "Gelsene içeri."

Daha bu sabah beraber olmalarına rağmen aralarındaki bu samimiyeti hayretle izliyordum açıkçası. Sarılmalarını bitirip yanımdan geçtiklerinde ben de anlık şoku kısmen de olsa atlatıp annemlerin yanına geçtim. Babam Hakan Amcayla birlikte balkona çıkmıştı ve annem de Elvan Teyzeyle salonun oturma odasının olduğu tarafındaydılar.

İçeri girdiğimi gören Elvan Teyze, "Ceren!" dedi elini dizine vurarak. "Gel bakayım sen yanıma, nasıl özlemişim seni."

İkiletmeden gülerek yanına gittiğimde kolumu tutup tam yanına oturttu. Bir iki kez daha sarılıp öpüştükten sonra anneme döndü gülen yüzüyle. "Buket, aynı senin gençliğin bu kız, maşallah."

"Bir tanecik kızım var." Dedi annem gururla. "O da bana benzesin bari."

"Benzemiş ya maşallah." Dedikten sonra omzuyla benim omzumu dürttü. "Bu güzelliği sahipsiz bırakmazlar, değil mi?" dediğinde kıkırdayarak tişörtümün altına sakladığım kolyemin zincirini tuttum istemsizce.

"Bırakmıyorlar." Dedi annem imalı bir şekilde. "Değil mi Ceren?"

"Anne." Dedim kızarmaya başladığımı hissedince. O kadar muhabbet içinden olay benim sevgilime nasıl gelmişti birden kavrayamamıştım.

"Anne." Diyen bu kez Evren'di. Yanında Yankı'yla birlikte salonun kapısında belirmişlerdi birden. "Yemek yemiyor muyuz?"

"Yiyeceğiz oğlum." Dedi annem gülerek. "Babanları çağır sen balkondan, hadi."

"Yankı." Dedi yanımdaki Elvan Teyze kapıda bekleyen oğluna doğru. "Görüştün mü sen Buket Teyzenle?"

"Görüşemedim, gözlerim kamaşıyor şu an." Dedi Yankı bize doğru gelirken. Gözlerimi devirme isteğiyle dolup taşarken boş boş durmakla yetindim. "Işığınız gözlerimi kamaştırıyor Buket Sultan."

Kusmam lâzım.

"Laflara bak laflara." Diyordu annem, Yankı onun eline kibar bir şekilde dudaklarını değdirirken. "Bu ne centilmenlik?"

Yankı gülerek, "Her zamanki hâlim." Dediğinde gerçekten kusmak istiyordum. Kendisinden ne derece nefret ediyor olsam da bir o kadar annesini sevdiğim için bu dürtüyü içimde tutmakla yetindim sadece.

Bu muhabbeti takip eden birkaç dakika sonra hep birlikte yemek masasındaydık ve Yankı'nın karşısında oturmaktan nefret etmiştim bile. Bizimle aynı sınıfa geleceğini söylediğinde, Ankara'yı hiç bilmediğini söylediğinde, burada kuzeni Görkem'den ve bizden başka hiç tanıdığı olmadığı söylediğinde, tam karşımda oturduğu için rahatlıkla gözlerimi deviremiyordum. Her ne kadar Görkem en yakın arkadaşım olsa da kuzenine katlanamayacaktım maalesef.

KülkedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin