5- "Okula Malkoçoğlu gibi gelmek yok."

9.3K 727 135
                                    


Başından aşağı kaynar sular dökülme olayı gerçekmiş.

Çünkü gözlerimi kırpıştırarak doğru görüp görmediğimden emin olmak için tekrar gelen mesajı okuduğumda hissettiğim şey tam olarak oydu.

"Ne?" diye sordu Görkem. Ama sesi kulaklarımda uğulduyordu.

"Bu ne ya?" diye sordum yine.

"Ne oluyor Ceren?" diye sordu Görkem daha ciddi bir sesle.

Anında titremeye başlayan ellerimle telefonu ona uzattığımda bildirimlerdeki mesajı okudu. Ekrana hızlıca göz gezdirdiğinde kaşları çatılmıştı.

"Kim yazmış bunu?"

İki elimle oturduğum yeri kavrayıp sinirlerimi dengelemeye çalıştım. "Bilmiyorum." Dedim şok olmuş bir vaziyette. Ne yapacağımı, ne tepki vereceğimi bilmiyordum şu an. "Bilmiyorum. Bu ne demek Görkem?"

"Bilmiyorum." Dedi o da. Böyle bir şeyin doğru olma olasılığı karşısında kendini sakin tutmaya çalıştığının farkındaydım. "Yanlışlıkla gönderilmiştir, başka bir şey vardır."

"Kafayı yiyeceğim Görkem," dedim ayağımı sessizce yere vurup. "Ne demek bu?"

"Ceren ben de geriliyorum, biraz sakin ol. Sakin düşün, tamam mı? Bunun illa ki bir açıklaması vardır."

"Yok." Dedim. Bizzat gidip Kaan'la konuşmam gerekiyordu. "Konuşmaya gidiyorum ben."

"Ne-" diye cümlesine başladığında onu dinlemeden kalkıp yanından geçtim. Beni durdurmak için kolumu tuttu. "Ceren."

"Gideceğim Görkem." Dedim kendimden emin bir şekilde. Arkasında oturan Evren dikkatini bana yöneltmişti şimdi.

"Nereye?" diye sorduğunda onu duymamış gibi Görkem'e bakmaya devam ettim.

"Ceren boşuna gitme, derse girmiştir. Oturup sakinleş şurada." Dedi Görkem sadece benim duyabileceğim bir şekilde.

"Ceren ne oluyor?" diye ikinci kez soru yönelttiğinde kendimi kontrol altına alıp Evren'e döndüm.

"Bir şey olduğu yok. Kaan'a bir şey söyleyecektim."

"Ceren-" dedi Görkem yine yalvaran gözlerle.

"Konuşup geleceğim, öğrenmek istiyorum." Dedim sessizce. Bu mesaj olayını şimdi bir de Evren duyarsa asıl kıyamet o zaman kopardı çünkü.

"Gel benimle." Dedi Görkem ayağa kalkıp. Sırtımdan hafifçe destek vererek kapıya doğru ilerlememi sağladı. Sınıf kapısının önüne çıktığımızda karşıma geçip bana bakmaya başladı. "Bak, sakın fevri davranma. Neyin ne olduğunu bilmiyorsun-"

"Neyin ne olduğunu öğrenmeye gidiyorum." Derken nasıl hâlâ bağırıp çağırmaya başlamadığıma ben de şaşırıyordum.

"Gelmemi istiyorsan gelirim."

"Gerek yok şu an, teşekkür ederim." Dedim. "Soracağım sadece."

"Sorduktan sonra buraya dön hemen. Ne olursa olsun tek başına iş yapma, bir şekilde hallederiz."

"Tamam-" diyordum ama büyük ihtimalle bizim dersimize girmek için yanımıza gelmiş olan hocayı görünce cümlemi yarıda bıraktım.

"Hadi, sınıfa." Dedi geçen yılki kimyacımız. "Derse geldim."

"Hocam Ceren midesini üşütmüş." Diye kurtarma operasyonuna başladı Görkem. "Üstüme kusacaktı az daha, bembeyaz oldu baksanıza. Zor çıkardım dışarı lavaboya gitsin diye."

KülkedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin