-Multimedia, The Strumbellas - SpiritsOcak 2020
"Fırtınam... Felaketim, hasretim..."
Derin bir nefes aldım. İçimden ona kadar saymayı düşünüyordum-
"Yetmiyor!"
"Ay Evren!" Diye dayanamadım en sonunda. "Yeter!"
"Yetmiyor diyorum kızım. Dinlemiyor musun sen beni?"
"Öyle bir seçeneğim mi var sence?" Dedim ona dönüp. Saat geceyarısını çoktan geçmişti, içtiğim çay ve kahveyi saymayı bırakalı da epey olmuştu. Saatlerdir masa başında oturmaktan boynum, sırtım ve belim ağrıyordu çünkü yarın öğleden sonra dönemin son final sınavı vardı ve Evren yanımda, masasının başında ağlarken ders çalışmaya çalışıyordum.
"Sen ne kadar gaddar bir çocuksun." Dedi bana kınayan bakışlarla.
"Yarın hematoloji finali var ve sen şarkı söylüyorsun. Ben neden gaddar oluyorum şu an?"
"Kızım aşk acısı çekiyorum ya, görmüyor musun?"
"Görmemek mümkün mü?" Diye mırıldandım kendi kendime. "Hak ettiğin bir aşk acısını çekiyorsun Evren, o yüzden boşuna ağlama da şu sınava çalış. Uyumamız lazım birazdan."
"Senin beni destekliyor olman gerekirdi."
"Beni karıştırma." Dedim ellerimi kaldırıp. "Hande'yle aramı bozamam hiç."
"Ya ama insan bu kadar basit bir şey yüzünden neredeyse 3 yıllık sevgilisinden ayrılır mı?"
"İlk ayrılışınız değil Evren." Diye hatırlattım. "Ayrıca bu kadar basit bir şey dediğin, Hande için o kadar basit bir şey değil."
"Ya kızım ne var Alex'i senden daha çok seviyorum dediysem?" Diye kendini savundu. "O ayrı o ayrı."
Her şey yeni yıla girerken başlamıştı. Bu sene hep beraber olamamıştık 31 Aralık gecesinde. İzmir'den teyzem, eniştem ve Duru bizdeydi, Evren de eniştemin gazına gelip babamla abim de ses etmeyince erkenden çakırkeyif olmuştu. Saatler tam geceyarısını gösterdiğinde büsbütün sarhoştu zaten, mantıklı hareketlerde bulunmasını beklemiyordum ama Hande henüz onu benim kadar tanımıyordu ne yazık ki.
Tam geceyarısında evdekilerle birbirimizi kutladıktan sonra Evren o soğukta balkona çıkıp Instagram'dan Alex de Souza'ya onu ne kadar özlediğini, onun nasıl bir efsane olduğunu, onun gibisinin bir daha hiç gelmediğini ve gelmeyeceğini ve o tarzda şeyleri anlatan upuzun bir mesaj göndermişti. Bu mesajı yazması uzun sürmüş olmalıydı o kafayla, ben yarım saat sonra yanına gittiğimde mesajı yeni gönderiyordu.
Fakat o yarım saat boyunca Hande de ondan bir yeni yıl kutlaması bekliyor olmalıydı ki, kavgalarının çıkış noktası da bu olmuştu. Aslında ben böyle şeylere çok takılmazdım, büyük ihtimalle Hande de takılmıyordu ama Evren çoğu zaman kardeşim olmasına rağmen beni bile çileden çıkarırken sevgilisi olan Hande'nin çileden çıkması daha kolay oluyordu. Başlarda tehlikesiz, atışma tadında olan tartışmaları sonlara doğru alevlenmişti. Evren, Hande'ye onun yeni yılını kutlamama sebebinin Alex'in yeni yılını kutluyor olması olduğunu söyleyince Hande aslında herhangi bir cevap beklemeden 'Sen Alex'i mi daha çok seviyorsun beni mi?' Diye sormuştu.
Evren tabii ki de hiç düşünmeden cevap vermişti bu soruya. 'Tabii ki Alex'i daha çok seviyorum.'
Ben bile bunu duyar duymaz dehşet içinde Evren'i engellemeye çalışmıştım ama söylemişti bir kez, geri dönüşü yoktu. Üstelik Hande ona belki gönlünü alır diye zaman tanıdığında Evren o sürede Alex'in gol krallığından ve Fenerbahçe'den ayrılış sürecinden bahsederek son şansını da kaybetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Humor"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛