-Multimedia, Maroon 5 - Maps
Baş ağrısı.
Sanırım beni uyandıran da bu olmuştu çünkü başımın sol tarafından sağ tarafına doğru aktığını somut bir şeymiş gibi hissedebildiğim bir ağrı vardı.
Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu kavramam biraz zamanımı aldı. Boynumu gıdıklayan bir mont şapkasının tüylerini görünce Yankı'nın montunun üstüme örtülmüş olduğunu gördüm ve kavrayabilecek duruma geldiğimde de başımı yasladığım yerin Yankı'nın göğsü olduğunu fark ettim.
Bir dakika.
Bir anlığına başımdaki ağrıyı unutup nefesimi tuttum ve en son ne hatırladığımı hatırlamaya çalıştım. Dün gece Nida'nın ısrarıyla içtiğim tekila anında etkisini göstermişti ve benden önce sızdığı için onu yatağına yatırdıktan sonra tam da burada Yankı'yla karşılaşmıştım.
'Omzunda uyuyabilir miyim?'
'Tabii ki Külkedisi. Bunun için buradayım.'
Oturma odasının açık kapısından görebildiğim kadarıyla tam karşımdaki saat eğer doğruysa yaklaşık dokuz saattir koridorda, duvarın önünde uyuyordum.
Bilincimi doğru düzgün kazanmaya başladığımda Yankı'yı da uyandırmamak için çok sessizce montu üstümden çekip doğruldum. Gece boyunca kendi üstüne hiçbir şey örtmemiş olduğunu fark edince montunu üzerine yerleştirirken saatlerdir hareketsiz kalmamdan kaynaklanan bel ve boyun ağrılarım çok kısık olmasını umduğum bir sesle inlememe sebep olmuştu.
"Günaydın Külkedisi." Diye fısıldadığında uyandığını fark etmediğim için yerimden sıçradım. "Korkuttum mu? Özür dilerim."
"Günaydın Yankı." Dedim tamamen ona dönüp. Ben o kadar saat uyuduğum için uykumu almış hissediyordum ama o uykusuz görünüyordu ki benim yüzümden de uyuyamamıştı büyük ihtimalle.
"Üşüme." Derken az önce üzerine örttüğüm montunu tekrar omuzlarıma yerleştirdi. "Gece üşüdün."
"Ben iyiyim." Dedim başımı sallayarak. "Sen bütün gece böyle mi uyudun? Hasta olacaksın."
Sessiz kaldığında bu kez de ben montu tekrar onun üstüne örttüm. Soruma cevap vermemesinin tek bir sebebi olabilirdi; asıl sorduğum sorunun yan sorusuna cevap vermek istememişti.
"Sen gece hiç uyudun mu Yankı?" diye sordum o yüzden şüpheyle. Uyumuş gibi görünmüyordu çünkü.
"Sayılır." Diye kaçamak bir cevap verdi.
"Ne kadar sayılır?"
"Biraz." Diye başka bir kaçamak cevap verdi bu kez de.
"Kesinlikle hasta olacaksın." Derken birbirine dolanmış olan saçlarımı omzumdan geriye atıp sağ omzumu duvara yasladım. "Uykusuzluk da hasta eder, bütün gece üşümüşsün. Zaten dün de dışarı ıslak saçlarınla çıkmıştın-"
"Sorun değil Külkedisi." Dedi gülümseyerek. "Söyledim sana, kolay kolay hasta olmam."
"Neden uyumadın? Ben bütün gece uyumuşum."
"Ben her zaman uyuyabilirim ama sen her zaman benimle uyumazsın." Dediğinde yüzüm artık ne renk olduysa gülümseyerek ekledi daha sonra. "Ayrıca yatmadan uyuyamamak gibi kötü bir alışkanlığım var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Humor"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛