-Multimedia, Imagine Dragons - Stuck
"Uyuyor mu?"
"Evet, daldı galiba."
"Boynu tutulacak öyle ama." Diyen Görkem'in sesi bana biraz daha yaklaştı. "Perişan oldu zaten akşamdan beri."
"Uyandırmadan boş bir yatağa götürebilir misin?"
Fısıltılar kimlik kazanmaya başladığında gözlerimi açtım yavaşça. Hastanede Yankı'nın yatağının yanına çektiğim sandalyede otururken başımı onun eline yaslayıp uyuyakalmış olmalıydım. Gözlerimi kırpıştırarak başımı kaldırdığımda bir elimi enseme götürüp ovaladım.
"Uyandı bile." Diyen sesi geldi karşıdan Görkem'in.
"İyi misin?" Diye sordum öncelikle Yankı'ya.
"İyiyim ben." Dedi gülümseyerek. "Hadi, uykun fazla açılmadan seni boş bir odaya götürsünler, rahat uyu."
"Bu katta boş oda var Kızılım." Dedi camın önündeki Görkem.
"Hayır, uyumayacağım." Dedim başımı iki yana sallayarak. Az önce nasıl uyuduğuma anlam veremiyordum zaten.
"Çok yorgunsun ama." Dedi Görkem yine. "Biz buradayız zaten."
"Yok, iyiyim ben." Diye itiraz ettim. "Ne kadar uyudum? Dalmışım."
"Yarım saat olmamıştı henüz." Dedi elini hâlâ tuttuğum Yankı. "Ben iyiyim bak, uyu sen biraz daha."
"Hayır iyiyim ben, bekleyeceğim." Dedim inatla. "Sen beni düşünme, dinlen. Ağrın var mı?"
"İyiyim." Dedi yine. Bu benim sorumun cevabı sayılmazdı ve nefes alıp verirken ne kadar zorlandığını görebiliyordum.
Odanın kapısı hafifçe tıklatıldıktan sonra bakışlarımız oraya yöneldiğinde Evren içeri girmişti.
"Var mı bir yaramazlık? Doktor çağırayım mı?"
"Yok kardeşim gel, iyiyim ben." Dedi Yankı. "Siz de çok yoruldunuz, gitseydiniz eve."
"Yorulmadık Yankı." Dedim hepimizin yerine. "Gitmeyeceğiz tabii ki."
"Ben Kızılımı birazcık tanıyorsam bu, 'Bu konuyu bir daha açma, bir yere gitmiyoruz.' bakışıydı." Diye yorumladı Görkem. "Konu kapandı, emir büyük yerden."
"İyi madem." Diye pes etti Yankı da. Yorgun bir gülümsemeyle gözlerimin içine bakıyordu.
"Ceren, abim sana temiz kıyafet getirmiş." Dedi Evren. Elindeki poşeti havaya kaldırıp gösterdi. "Üstünü değiştir içeride."
Refleks olarak üstümdeki kan lekelerine baktım. Saatler önce yaşadığım korku aklıma geldikçe gözlerim doluyordu ama aynı zamanda burada da ağlamamam gerekiyordu. Bunu engellemek için en etkili yöntem olarak bakışlarımı kaçırıp dudağımı ısırdım ama Yankı elimi sıkıp, "Yapma." Diye fısıldadı. Gözleriyle yalvarıyor gibiydi adeta.
Hemen gülümsemeye çalışıp başımı salladım.
"Tamam." Dedim ikisine birden. Uzun zamandır tuttuğum elini bırakıp ayağa kalktığımda boş kalan elimin anında onu arıyor olması beni şaşırtıyordu çünkü hem yavaş yavaş hem de bir o kadar hızlı şekilde beni kendine bağlayabilmesine inanamıyordum.
'İki kere aşık oldum. Önce yavaş yavaş, sonra birden.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi
Humor"Hey, Külkedisi!" diye seslendi ayakkabımın tekini veren çocuk. "İsmini öğrenemeyecek miyim?" "Üzgünüm, Beyaz Atlı Prens. Öğrenemeyeceksin." Sinestezik bir çocukluk aşkı okurken biraz da eğlenmek isteyenleri buraya alalım! 💛