Mia genç kadının verdiği mavi şişedeki iksiri içmiş ve saraydan görünmeden çıkmışlardı. Adının verdiği şey bir görünmezlik iksiriydi. Büyü ve iksirlerle arası iyi birine benziyordu ve bu Mia'yı korkutuyordu. Sonuçta Lodos'u kaçıran kişilerde büyücülerdi ve o kadınında onlardan olma ihtimali vardı. Kendi için değildi bu korkusu bu kokusu Lodos'u kurtaramaktı.
Odasına bir mektup bırakmıştı. Tam bir mektup saayılmazdı aslında içinde nereye,neden ve kiminle gittiğune dair bir şeyler yazılmış bir kağıt parçasıydı. Eğer kendine bir şey olursa Lodos'u kurtarmaları için bir işaret,bir ip ucu olacaktı.
Şimdi tenha bir yerde olan kadının evindilerdi. Etrafında birkaç ağaç vardı sadece ve gözün alabildiğine boşluk ve çimenlerle kaplıydı. Çimenlerin kokusu buram buram yayılıyordu. Mia sedirde otururken gıcırdayan kapının sesiyle başını kaldırıp gelen kadına baktı. Kadının yüzünde bir endişe ifadesi vardı.
"Bu görevin zor olduğunu ve... başaramazsan ölümle sinuçlanacağını söylemek istiyorum zaten zor olduğunu söyledim,"diyen kadına biş boş baktı Mia.
"Benim için bir problem yok."
Mia'nın bu dedikleriyle kadın ürperdi. Bu tavır,bu bakışlar,bu duruş... yutkunup ona bakmaya devam etti.
"Bakın sizinle alakalı zilyon tane sorum var ama şu an hiç vaktim yok. Sadece... aklımı karıştıran birkaç soruyu soracağım. Çünkü bunlar zihnimi fazla bulandırıyor. O zaman soruyorum,"deyip karşısındaki sandalyeye oturan kadına baktı Mia ve sormaya başladı.
"Sizi Dünya'dayken gördüm öyle değil mi? "
Kadın başıyla onu onayladığında Mia başını olumlu anlamda salladı. Demekki delirmemişti.
Mia dudaklarını ıslatıp kadını göz hapsine aldı tekrar.
"Peki... sizin onlardan olmadıgın8zı nereden bileceğim? "
Kadın birkaç saniye durup öylece baktı Mia'ya.
"Bilemezsin. Neyin ne olduğunu, olayların gerçek yüzünü ya da tarafların çıkarlarını hiçbir zaman bilemeyiz. Bana gü-,"deyip durdu kadın onu durduran Mia'ydı.
"Bu güven meselesinin ötesinde. Bu canımla alakalı,"dediğinde kadın ona garip bir şekilde bakınca Mia sırıttı.
"Kendi canım değil canım olan biri ile alakalı. Bana bir zarar gelse sinirlenirim ama onlara bir zarar gelirse,"dediğinde Mia'nın gözlerinin bir anda karardığına şahit oldu sanki kadın.
"Öldürmekten beter ederim."
Mia'nın gözlerinindeki öfke kıvılcımları gözle görülür derecedeydi.
"Şimdi şu büyüyü yapın ve Lodos'u kurtarmak için hemen harekete geçeyim,"dediğinde kadın ayaklandı.
"Orası gerçekten tehlikelidir. Her bir adımı ölüm kokar o toprakların.Orada kendi gölgene bile güvenmeyeceksin,"deyip Mia'ya döndü elindeki sararmış kitabıyla.
"Oraya gittiği zaman askerlerden uzak dur. Kimseyle kolay kolay göz teması kurma. Fazla konuşma. Konuştuğunda net ve kısa cümleler kur,"dediğinde onu başımla onayladım.
O elindeki turkuaz iksir şişesini Mia'ya uzattığında Mia uzanıp aldı.
"Bu iksiri söylediğin birkaç cümleden sonra iç ve,"diyerek küçük ahşap masanın üzerindeki turuncu iki tane iksir şişesini alıp Mia'ya kücük bir bez çantaya koyup verdi.
"Bunun biri sana biride Lodos'a. Buraya gelmek için bunları için,"dediğinde Mia onu onayladı. Kalbine hapsettiği umutsuzluk adı verilen kuş umuda doğru kanat çırpmaya hazırlanıyordu. Kalbinin kapıları,kilitleri açılacak ve o kuş umuda doğru uçmaya başlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...