Kan Sunağına yapılan zorlu yolculukta vadiden geçmişlerdi. Mia sürekli etrafına bakıyor bir durum olursa diye tetikte bekliyordu.
"Mia iyi misin?"
Bora'nın sorusuna ona bakmadan cevap verdi Mia.
"İyiyim."
Tırmanacakları dağa geldiklerinde atlardan indiler. Buraya atlarla tırmanamazlardı. Mia başını kaldırıp dağa baktı. Dağın etrafını saran sis bulutuyla sıkıntıyla nefes verdi.
"Yan yana durmalıyız. Birbirimizden ayrılmayalım tamam mı?,"deyip Bora ve Kağan'a döndü.
İkiside olumlu anlamda başlarını sallayıp Mia'yı onayladılar.
Mia derince nefes alıp verdikten sonra dağa doğru ilerlemeye başladı. Kağan ve Bora'da onu takip etmeye başladığında bu zor yolculuğun ilk temeli atılmıştı. Hepsinin kalbinde taşlarının orada olmaması korkusu vardı.
Tuttuğu kayayla kendini yukarı çeken Mia aşağıdaki Bora'ya baktı. Onun düşmeyeceğinden emin olup tekrar önüne döndü. Kağan,Mia ve Bora olmak üzere tek sıra halinde çıkıyorlardı. Kayalar dahada dikleşince Mia umutsuzca başını kaldırıp dağa baktı.
Sisten göz gözü görmüyordu doğru düzgün ve sis yukarıya doğru çıktıkça soğuk havayla birlikte artıyor ve katlanılmaz oluyordu.
Kopan büyük gürültüyle Kağan bir küfür mırıldandı.
"Kahretmesin! Çabuk geri çekilin. Şu boşluğa hemen girin,"diyen Kağan ile yan taraflarındaki dört kişiyi rahatlıkla alabilecek oyuğa girdiler.
"Buranın girişini kapatmaz değil mi bu çığ?,"diyen Kağan ile Mia ona döndü.
"Bilemiyorum,"dedi ve gözlerini aşağıya düşen karlara çevirdi. Hâlâ düşüyordu. ALLAH'tan önceden farketmişlerdi.
Giriş karla kaplanmış ve çıkış kapanmıştı. Mia ellerine üfleyip birbirinw sürttüğünde giyindikleri kalın kıyafetlerin bile bir işe yaramamasına küfür mırıldandı.
"Bunları nasıl çekeceğiz girişten,"diyen Kağan kar yığınını itmeye çalışırken Mia hızla Kağan'ın kolunu tutup onu kendine çekti.
"Saçmalama Kağan! Ne yapıyorsun? Unuttun mu biz dağa tırmanıyorduk. Yani ani bir kuvvetle itersen bu kar kütlesini sende onlarla yeri boylarsın,"dediğinde Kağan Mia'nın çatılan kaşlarına baktı. Ardından gözlerini kar kütlesine getirdi. O haklıydı. O an bunu tamamen unutmuştu.
"Ne yapacağız peki?,"diyen Bora ile Mia derin bir nefes alıp verdi. Biraz daha burada dururlarsa alacak bir nefeslerimi bile kalmayacaktı. Buradaki hava tükenebilirdi her an. Acele bir çözüm üretmelilerdi. Mia gözlerini kar kütlesinden çekmezken aklına gelen şeyle sırıttı.
"Bunu nasıl önceden düşünemedimki? Ah salak kafam benim,"deyip eliyle yavaşça başına vurdu.
"Arkadaşlar diğer tarafıma geçin,"dediğinde ikiside anlamayan gözlerle Mia'ya baktılar. Yine ne geçiyordu bu kızın aklından? Başta böyle sinsi sinsi güldüğünden anlamalarını lazımdı zaten.
Ne yapacaklarını anlamasalarda Mia'nın sözünü dinleyip bacaklarının üzerinde ilerleyip köşeye çekildiler. Bu sırada Mia sağ elini sol elinin üzerine getirmiş paralel bir şekilde tutuyordu. Aradaki boşlukta oluşan kırmızı topla Kağan ve Bora gülümsedi.
Bunu nasıl unutmuşlardı? Bora'nın buz gücü burada pek işe yaramızdı Kağan'ın kapı açma gücünü tam kontrol edemediği hesaba katılırsa buradan çıkmak imkansızdı. Mia'yı tamamen unutmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...