Bir dilek hakkım olsaydı eğer sadece şu an... yok olmayı dilerdim. Düştüğum karanlıklardan kurtulmanın tek yolu yok olmaktı. Ya da bu belki de sonsuz karanlığa mahkum edecekti beni. Her şey o kadar anlamsız geliyordu ki bana şu an.
Gözlerinin içine yalvarırcasına baktım elimi uzatırken. 'Gel.' 'Sadece gel.' Lütfen der gibiydi gözlerimdeki anlam ama o anlıyor muydu bilmiyorum.
Önce ellerime baktı sonra gözlerime. Sonra tekrar ellerime. Bu iki saniyelik bir şeydi ama benim için bir asra bedeldi sanki.
"Hayır,"dedi net bir şekilde.
Cevabı kulağımı uğuldatırken yüreğim hızla çarpıyordu.
"Yapma,"diyebildim sadece. 'Yapma' bu kelimeden başka bir kelime çıkmadı ağzımdan.
Elimi yavaşça indirirken yumruk yapmıştım.
"Bunca zaman yanımızdaydın ama sen hepimizden nefret ediyordun,"dedim yere bakarak kısık bir sesle.
"Senin için aile ve arkadaşlar bu kadar mı önemsiz güç karşında? Neden? Neden bunu yaptın? Sadece merak ediyorum neden?,"dedim aklını okuyamamanın verdiği biraz gerginlikte. Tıpkı o da diğer kraliyet aileleri ve onlara yakın kişiler gibi hafızası korunma altındaydı. Bu da aklının okumasını güçleştiriyordu.
"Dışlanmak nedir biliyor musun sen?,"dedi sesini biraz yükseltirken.
"Beni dışladılar,"dediğinde başımı iki yanıma salladım.
"Seni kimse dışlamadı Saye. Sadece sen kötü olmayı seçtin ve insanlara kötülük yaptın ve bunu da onlar doğru bulmadı ve seni tatlıca uyardılar sadece. Ama sen bunu bile mesele yapıp hepsine kin besledin. Belki hafızan değilde, duygularını okuyabiliyorum Saye,"dediğinde Saye'nin gölzerindeki hafif saşkınlığı yakaladım.
Bir adım geriye çekilip bana baktı.
"Sen?,"dediğinde yan tarafıma baktım.
"Sadece senden güçlüyüm diyelim,"dediğimde ona döndüm.
"Gerçekten güç her şey miydi? Gücü ele geçirince ne olacaktı? Korkuyla sana nereye kadar biat edeceklerdi? En kısa zamanda arkandan vuracaklarını bilmiyor musun? Bu kadar mı körsün?,"dediğimde dudaklarımı yaladım.
"Seni ailen dışlamıştı, kendine göre tabii, ya beni? Beni 'ailem sandığım insanlar' dışladı. Ben onları ailem olarak görmüştüm onlar ise beni hiç. Ben onlar için hiçtim. Bir babam vardı o da bazen babaannemin sözüne gelir beni suçlardı. Bir de ablam vardı beni gizli gizli koruyan. Ve bunun farkında bile olmadığım. Sen annem ve babaannemin tarafından neler çektiğimi biliyor musun?,"dedim onun gözüne bakarak ona bir adım atarak.
"Sen her an günün her anı,nefes aldığın her an gereksiz,iğrenç bir şeymişsin gibi hissettin mi? Ölmekten beter oldun mu sen? Hiç günlerce soğuk odada aç susuz oturdun mu? Üstelik yapmadığın bir suçtan? Sen hiç sevgisizlik nedir bildin mi? Her şeyi geçtim,"dedim sonunda bağırarak. İşaret parmağımı kalbinin üstüne götürüp iki kere dürttüm.
"Senin bir annen vardı."
Bağırarak söylediğim şeyden sonra gözlerinden geçen şaşkınlığı görüyordum.
"Onu gördum. O gün yanına gitmiştim aslında kaçırılmıştım ama konumuz bu değil. Onun yanına gittiğimde senin için o hasreti gözlerinde gördüm. Sen bana benziyorsun diye bana baktığı o gözlerindeki sana olan özleminin benzerini gördüm. İçim yandı. İçim burkuldu. İçim ezildi. Oysa o kadın beni öldürmek istiyordu. Birini öldürmek isteyen kadın kızına bu kadar özlem duyuyordu. Senin adın her geçtiğinde gözleri bir yere takılıyor burukça gülümsüyordu. Oysa o kadın yemeğe fazla tuz attı diye aşçısını öldüren kadındı. Basit bir tuz olayı tuzu çok atmış diye. Bunun için,bunun gibi saçma bir sebebten birine zarar veren biri o. O kadar cani o kadar gaddar. Ama kızına gelince melek oluyordu,"dedim onun mavi gözlerine bakarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...