Oy ve yorumlarınızı bekliyorum minnoş okurlarım.♥⭐✨💫👑🌼🌸
Keyifli okumalar...👇
Gökyüzü kızıla bürünürken karanlığın çökmesine az kalmıştı. Bir gündür beri at üstündeydik sadece yemek yemek için inmiştik atlardan.
"Akşam olacak yakında. Şuradaki boş alanda biraz dinlenelim ve orada sabahlayım. "
Abimin sesiyle ona dönüp baktığı boş alana baktım. Birkaç ağaçtan başka bir şey olmayan bir yerdi.
"Tamam o zaman orada dinlenelim bir süre,"deyip atını o tarafa doğru süren Karan ile bizde o tarafa doğru ilerlemeye başladık.
Attan inip kendimi çimlerin üzerine atıp kızıl ve pembeye boyanan gökyüzünü izlemeye başladım.
Yanımda hareketlenme hissettiğimde başımı yan tarafa çevirdiğimde Lodos ile göz göze geldik. Bana gülümseyerek kolunu uzattı bende başımı kaldırıp kolunun üstüne koydum ve gökyüzünü izlemeye başladım.
"İyi misin?"
Ona bakmadan başımla onayladım.
"Evet iyiyim sadece... çok korktum. Birinize bir şey olacak diye ölesiye korktum,"dediğimde Lodos'a döndüm. O da bana dönüp baktı bir süre. Sanki yüzümü ezberlemek istercesine bakıyordu.
"Bize hiçbir şey olmayacak. Korkma. Ben senin her zaman yanındayım,"dediğinde aklımda eski anılar canlandı. Beni bırakıp gidişi,bana nefretle bakışı...
Yutkunup ona döndüm.
"Ne oldu Mia?"
"Ama o günlerde yanımda yoktun Lodos. Sana ihtiyacım olduğu zamanlarda yoktun yanımda,"dediğimde burukça gülümsedi.
"Sana göre yoktum. Ama ben hep yanındaydım Mia. Hemen yanı başında,"deyip saçlarımla oynamaya başladı. Bense ona boş boş bakıyordum.
Nasıl hep yanımdaydı?
"Ah benim güzel sevgilim. Anlamadın değil mi?"
Ona bakmamla gülümsedi. Ama sonra gülüşü dalından koparılmış bir çiçek gibi yavaş yavaş solmaya başladı.
"Kraliçe Minra... o emretmişti. Biliyorsun başta seni Saye'ye benzetmiş ve o yüzden ilgi duymaya başlamıştım sana. Yani ben öyle zannetmişim,"deyip doğrulduğunda bende doğruldum ve bağdaş kurup ona bakmaya başladım. O ise yavaş yavaş siyahlara bürünen gökyüzüne bakıyordu.
"Ben seni Saye'ye benzediğin için değil sen olduğun için sevmişim Mia. Bunu senden ayrıldığımda anladım. Hatırlıyor musun?,"deyip bana döndü.
Koyukahve gözleri insanın içini adeta ısıtıyordu. Belki deniz değildi koyu kahve gözleri ama girdabında ruhunu en derinlerine sürüklüyordu.
"Akşam... dışarıda dolaşıyordun. Ve 'keşke yıldızları daha net görebilseydim.' demiştin. Işıklar yüzünden göremiyordun yıldızları ve o yıldızlar o an senin tek umudun gibiydi,"dediğinde ona bakıp gülümsedim.
"Öyleydi içimdeki karanlık gökyüzünü aydınlatmak için gereken umut ışıklarımdı yıldızlar. Ve bunu diledikten sonra elektirikler gitmişti,"dedim. Keşke başka bir şey dileseymişim gerçek olabilirdi...
Lodos bana tebessüm edip yavaş yavaş gökyüzünde yerini alan yıldızlara bakıp kollarını arkasına koyup bacaklarını uzattı. Bende kollarımı arkama koyup bacaklarımı uzattım ve ona bakmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...