Seni Çok Seviyorum.

268 35 8
                                    

İnsan bir şeyin kıymetini onu kaybettiğinde anlar, demişlerdi. Benim içinde Mia'nın kaybı öyleydi. Hayır ben onun değerini değil,onu korumak adına bu kadar sert davranmamam gerektiğini anlamıştım. O günlerde o kadar içime batmıştı ki sürekli 'keşke böyle şeyler yapmasaydım' diye geçirip durmuştum ve ALLAH'tan tek duam bu hatamı telafi etmekti. Ve o şans bana verilmişti.

O yaşıyordu ve ölmemişti. Ve onu tam buldum derken yine kaybetmiştim. Mia'nın gidişi bir ay olmuştu onu öyle kanlar içinde saray kapısından girişini gördüğümde başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü.

Bunun bir rüya olmasını dilemiştim, hayır kabus. Bu bir kabustu ve ben şimdi uyanacaktım.

Uyanamadım.

O acı gerçek yüzüme o kadar sert çarpmıştı ki ben Figen, hayatın acımasız yüzüyle hiç bu kadar burun buruna gelmemiştim.

Mia geldiğinde beni Dünya'ya göndereceğini ve burada ki savaş biter bitmez yanıma geleceğini söylemişti. Bense onun yanında olmak istiyordum.

Biliyorum hiçbir gücüm yoktu ama bunca yılın acısını çıkarmak istiyordum. Onu koruyarak. Ve bu sefer gizliden gizliden değil açık bir şekilde.

Ama bu elimden alınmıştı.

Aradan bir ay geçsede acım ilk gün ki gibi tazeydi Kral ve Kraliçe ise çok fazla konuşmuyor, çok fazla yemiyor, çok fazla etrafta görünmüyorlardı artık. Önemli konularda fikirlerini ve emirlerini söyleyip çekiliyorlardı.

Ve Lodos ve Bars'ta öyleydi.

Lodos kendini kütüphaneye kilitliyor deli gibi Mia'yı bulmanın yolunu arıyordu. O ölmediğine inanıyordu ve benim kalbimde, benim kalbimde ölmediğine inanıyordu. Bilmiyordum ama bir yerde bir şekilde nefes aldığına inanıyordum. Onu görmüş olsam bile. Beynim inansa bile kalbim inanmıyordu.

Lodos ve Bars'ı bu durumdan çıkartan İlknur olmuştu eğer o olmasaydı hâlâ bir köşeye çekilmiş öylece kalacaklardı.

Şu an Bars'ın odasının önünde kapı pervasına yaslanmış ağlayarak birbirine sarılan gruba bakıyordum.

Mia'ya çok değer veriyorlardı. Yüzümde oluşan gülümseme ile onlara bakmaya başladım. Mia onlar arasında tutkal gibi olmuştu yokken bile bir arada tutuyordu onları.

İç çeken Karan'a kaydı gözlerim. İlk geldiği gün fazla negatif enerjiden çok kötü durumdaydı. Bora'dan öğrendiğime göre onun bir diğer gücü enerjiyi emmekti. Ve zaman zaman bunun Karan'ı yorduğunu görmüştüm ama böyle bir şeyi...ilk defa görmüştüm. Ağzından kan geliyor ve ruh gibi bembeyazdı.

Baygındı. Şifahaneye getirdiklerinde yanında ben de vardım. Arada bir ayılıyor ve kan kusuyordu.

Onu öyle acı içinde görmek kalbimi acıtmıştı.

Ve şimdi iyiydi.

"O Figen."

Dedi Bars iç çekip gözlerini silerken bana seslenmesiyle irkilip bakışlarımı Karan'dan çekip ona döndüm.

"Merhaba."

Dedim kırık bir sesle. Sesim hüzünlü çıkmıştı. Çünkü Mia aklıma gelmişti. Gerçi o zaten gel aklımdaydı. Onunda burada olmasını o kadar çok isterdim ki.

"Sen de gelsene ne duruyorsun?"

Bars'ın dediğiyle ona doğru yürümeye başladım.

"İyi misin sen?"

Diyen Bora ile ona döndüm ve burukça gülümsedim.

"Değilim. Hangimiz iyiyiz ki onun gidişinden sonra?"

Saklı Krallık 2👑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin