Gelen kişiyle yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu.
"Yemeğe katılabilir miyimefendim,"diyerek saygıyla eğilen Efendi Alcant' a gülümseyen Efendi Buha başıyla onayladığında Efendi Alcant başını kaldırıp bana göz kırptı. Bu hareketiyle bir an afallasamda kendime geldim.
"Yine geldi gereksiz,"deyip yemeğinden bir parça alan Lodos'a göz devirdiğimde bana doğru eğildi.
"Döverim ben bu adamı. Birde göz kırpıyor,"dedi sinirle. Elini tutup 'sen manyak mısın?' bakışlarımı ona gönderdiğimde o ise göz devirdi ve önüne döndü.
"Hangi rüzgar attı seni buraya oğlum?," dediğinde Efendi Alcant Bora'nın yanına geçti ve oturdu.
"Prensesin burada olduğunu duydum ve geldim,"dediğinde bana bakıp gülümsedi. Lodos yerinde huysuzca kıpırdadığında ona döndüm. Gözlerinden alev çıkıyordu adeta.
"Konuyu biliyor musun?,"dediğinde Efendi Alcant çatalıyla böldüğü eti ağzına atıp bir müddet çiğnedi ve yuttu. Ardından Efendi Buha'ya dönüp tebessüm etti.
"Evet efendim biliyorum. Ve,"deyip bana döndü.
"Tarafımı çoktan seçtim ve bunu belli ettiğimi düşünüyorum," dediğinde bir sessizlik oluştu masada. Bu sessizliği bozan kişi Efendi Bahu'ydu.
"Ama...,"deyip durduğunda Şyan ile göz göze geldik.
'Sanırım biliyor Mia.'
Şyan'ın sesi zihnimde yankılanırken başımı Efendi Bahu'ya çevirdim o ise Alcant'a bakıyordu.
'Galiba Şyan. '
İçimden geçirdiklerimi duyduğunu biliyordum. Bir İzi birde Şyan ile konuşabiliyorduk bu şekilde. Diğerlerinde sadece konuşmalarını duyuyordum. Mesela şu an Karan 'bitsede bir an önce gidip uyusam!' diyordu. İçinden geçirdiği bu düşüncelerine tebessüm ederken Bora'nın konuşmasıyla ona döndüm.
"Yemeklerde yendiğine göre artık konuya mı girsek efendim?,"dediğinde başıyla onayladı Efendi Bahu.
"Gelme nedenimizi biliyorsunuz ama yinede anlatm istiyorum. Buraya gelmemizin nedeni sizi ittifakımıza davet etmek. Sizi zorlamıyoruz. Sadece davet ediyoruz. Saklı Krallık'ı eski haline getirmek için çıktığımız bu yolculukta yanımızda olun istedik. Sizin gibi bilge ve güçlü bir kişiyi aramızda görmek bizi mutlu eder,"dediğinde Efendi Bahu sakalını sıvazladı. Ardından gözlerini kısıp masadaki hayaki bir noktaya bakmaya başladı.
"Çocuklar aranıza katılmak isterim ama,"deyip durdu. Sonra bakışları beni buldu.
"Eğer savaş olduğu zaman buradan çıkarsam Kortinix güçsüz bir hal alır ve buraya saldırmak için bekleyen düşmanlarımız için açık hedef haline gelir anlatabildim mi?,"dediğinde derin bir nefes alıp verdim.
"Ama Efendim,"diyen Efendi Alcant'a döndüm.
"Önemli değil. Bizim amacımız Bora'nın dediği gibi zorlamak falan değil. Sadece bir davet. Biz davet ettik davete icabet etme konusu bizi geçen bir konu. Nasıl isterseniz Efendi Bahu. Madem açık hedef haline gelicek Kortinix... peki o zaman. Siz nasıl isterseniz,"deyip gülümsedim. Onu aramızda görmek elimizi dahada güçlendirecekti belki teyzeme karşı ama olsun bir yolunu bulacaktık artık. Bizimkilerin masadan kalkmasıyla bende kalktım.
"Size iyi günler efendi Bahu,"deyip saygıyla selam verdikten sonra kapıya ilerlemeye başladım. Efendi Bahu'nun dediği şeyle durup ona baktım.
"Bir yardıma ihtiyacınız olursa bana haber vermekten çekinmeyin,"diyen Efendi Bahu gülümsüyordu. Gülümseyerek başımla onayladım ve önümü dönüp kapıyı açtım. Uzun ve boş koridorda ilerlerken aklımda birçok soru dönüp duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...