Karşımda gördüğüm ablamdı öyle değil mi yoksa ben mi hayal görüyordum?
"Mia,"diyen ablamın sesini duymamla gözlerimin dolması bir olmuştu. Kollarını iki yana açtığında hiç düşünmeden kollarına doğru koştum. Ona sarılıp ağlamaya başladım. Onu özlemiştim ama bunu onu gördükten sonra daha iyi anlamıştım. Onadan ayrıldığımda onunda benden farksız olmadığını gördüm. Alaycı bir şekilde yüzüne baktım.
"Abla salya sümük ağlıyorsun bu bir Sert'e yakışıyor mu?,"dediğimde hafifçe başıma vurdu.
"Kes sesini sıpa,"dediğinde ikimizde gülüp bir daha sarıldık.
Küçükken yani aramız kötü olmadan önce bana hep 'sıpa' derdi. Sevmezdim öyle demesini hep ona kızardım bu yüzden ama şimdi bu kelimeyi bana söylemesini bile özlemiştim. Bunu onun ağzından duymayalı onca yıl olmuştu.
"Seni çok özledim. Bir an da kayboldun ortalıktan. O kadar korktumki Mia. Sana bir şey oldu sandım en kötüsüde... öl-öldün sandım,"deyip hıçkırarak ağlamaya başladı. Onu böyle görünce ben de tekrardan ağlamaya başladım.
"Abla tamam ne olur ağlama. Bak ben iyiyim. Hiçbir şeyim yok,"dediğimde ıslak kirpiklerinin ardından bana baktı.
"İyiyim,"dedim yumaşak bir ses tonuyla.
"Seni görmek beni o kadar mutlu ettiki,"dediğinde aklıma gelen şeyle ablama döndüm.
"Abla sen buraya nasıl geldin? Kapıyla mı? Ama kapının açılması için daha yüz yıl var,"dediğimde gözyaşlarını silip bana baktı.
Gülümseyerek arkasını dönüp bir yeri işaret ettiğinde gösterdiği yere bakmamla şaşkınlıkla kalakalmam bir olmuştu.
Bu nasıl olurdu? Saye... yaşıyor muydu?
"S-sen?"
Lodos'un sesiyle ona döndüm. Şaşkınca Saye'ye bakıyordu.
"Sen ölmemiş miydin? "
Abimin sesi oldukça yakınımdan geliyordu başımı çevirip baktığımda yanı başımda olduğunu gördüm. Kolumdan tutup beni geriye çekti ve önüme geçti.
"Madem ölmedin bunca zamandır neredeydin Saye?,"diye sorduğunda Saye hüzünlü bir şekilde yere baktı. Ardından abime bakıp konuşmaya başladı.
"Ben... Bars abi,"dediğinde abim elini kaldırıp onu durdurdu.
"Bana abi deme! Ben senin hiçbir şeyin değilim,"dediğinde İlknur ifadesiz gözlerle Saye'ye bakıyordu.
"General İlknur siz?,"diyen Saye ile İlknur ifadesizce bakıp tebessüm etti. İçi boş bir tebessümdü bu duygu barındırmayan.
"Evet prenses Saye ben. Ölmedim hâlâ yaşıyorum yani işiniz yarım kaldı,"dediğinde şaşkınlıkla ona bakıp abimin arkasından çıktım.
"Öyle bir şey yok İlknur. Ben seni öldürmek istemedim,"dediğinde İlknur bana dönüp gülümsedi.
"Ben gidip şu parşömeni Efendi Alcant ile yerleştireyim yerine,"dediğinde Efendi Alcant başıyla onaylayıp İlknur ile yanımızdan ayrıldı.
Ne yani İlknur'u da mı öldürmeye çalıştı?
"Öldürmeye mi çalıştı?"
Ablamın sorusuyla ona döndüğümde tekrar konuşmaya başladı.
"Beni buraya getiren Saye'ydi. Sana bir iyilik borcu olduğunu söyledi,"dediğinde bakışlarım Saye'nin gözlerini buldu.
"Nasılsın görmeyeli... kuzen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...