İki uzun ve boğucu koridoru geçmiştik. Şimdi ise karşımdaki önünde iki muhafızın beklediği gri kocaman kapıyla bakışıyorum. Bu taşı alıp eve gitmenin bir yolunu bulmalıydım sağ salim.
"Nöbetçiler kapıyı açın."
Prens Aldron'un dedikleriyle muhafızlardan birisi kapıyı açtığında gördüklerimle ağzım açık kalmıştı. Burası... yer altı mıydı şimdi?
"Hadi gidelim,"diyerek önden giden Aldron ile bizde arkasından ilerledik. Burası yer altındaki bir yer için fazla güzeldi.
"Yok artık bu ne?,"diyip kendi etrafında dönen Karan şaşkınca etrafına bakıyordu. Az ilerideki sıcak su kaynağından yayılan buharlar, diğer tarafta ekili hiç görmediğim türden çiçekler,duvarları saran tuuncu renkte çiçek aaçan sarmaşıklar,kocaman ağaçlar...
Başımı kaldırıp yukarıya baktığımda epey yüksek bir tavanı olduğunu ve yer yer olan boşluklardan içeriye sızan batmak üzere olan güneşin zayıf ışıkları.
"Burada nasıl ağaç yetişiyor?,"diye sorduğumda bakışlarımı Aldron'a çevirdim. Çim zeminin üzerinde ilerleyerek arkasından giderken o bana dönmeden konuşmaya başladı.
"Buranın yapısı çok farklıdır. Burası yeryüzüne çok yakındadır ve güneş ışıklarını alır gün boyu. Ve buradaki ekilem,dikilen tüm bitkiler fazla gün ışığı alan bitkiler değildir. Nemli bir toprakla ve az bir ış8kla her yerde yetişebilen cinsten bitkiler. Ve su kaynağına gelecek olursal burayı besleyen birkaç su kaynağı var,"deyip tısladığında bunu farketmiştim. Birlaç yerde de sıcak su kaynağı ya da küçük göletler vardı.
"Burası Kortinix bölgesinden gelen birkaç büyücünün yaptığı güçlendirme büyüsü ve başka büyülerle daha yaşanılabilir hâle geldi,"dediğinde bize döndü.
"Bunu duymuştum. Olurda ileride Karanlık ve Aydınlık diyarda savaş çıkarsa halkı yer altına kurulan şehirlere yerleştirme planları vardı. Böyle bir büyüyle oralar daha yaşanılabilir hâle gelebilecekti,"diyen Efendi Alcant elini az önce koymuş olduğu çenesinden çekip Aldron'a baktı.
"Ama anlayamadığım bir nokta var. Burada zaten her yer altında yaşayan canlılar barınabilir. Bu büyüler ne içindi?,"dediğinde Aldron'un bakışları yere sabitlendi. Geçmişte bir yerde takılı kalmış gibiydi bakışları. Yüzünde oluşan tebessüm ile tısladı.
"Annem... o ölmeden önce insanlarla bir sorunumuz yoktu. Yani biz öyle sanırdık. Annem çok barışçıl biriydi. Kimseye kin gütmezdi. İnsanları misafir etmeyi çok severdi. Yolda kalmışları,yolunu kaybetmişleri... Ama misafir ettiği insanlar buranın havasına ayak uyduramıyorlar fenalaşıyorlardı. Burada misafir ettiğimiz insanlar baygınlık geçirmeye devam edince annem Kortinix'ten bir tanıdığıyla iltibata geçti ve onun buraya işinin ehli birkaç büyücü göndermesini istedi,"deyip durdu. Ardından Efendi Alcant'a bakıp devam etti.
Ardında Kortinix'ten birkaç büyücü geldi ve buraya birkaç büyü ile diger insanlar içinde yaşanılabilir bir hâle getirdiler. Burada işe yarayan bu büyülerle yer altı şehri inşa etme fikirleri dahada güçlendi,"dediğinde Kağan araya girdi,
"Ne yani misafirlerinizi Yer Altının Kalbin'de mi ağırlıyordunuz?,"dediğinde Aldron başıyla onayladı.
"Burası göründüğündende büyüktür,"dedi ve sürünerek az ötedeki sarmaşıklarla kaplı kolu aşağıya indirdi. Oluşan ses ile duvarla iki yana doğru hareket edip açıldığında 'daha ne kadar şaşıracağım?' diye düşünüyordum.
Toplamda on beş kadar yatak vardı. Bölme bölme ayrılmıştı. Yataklar toz içindeydi ve buraya yıllardır kimsenin uğramadığını açıkça belli ediyorlar gibiydiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...