Neydi bu içine çekildiğim karanlık? Katran karası düşüncelerim güneş ışığını engelliyordu. Neydi bu kalbimde hissettiğim acı? Hiç bu denli canımın yandığını hissetmemiştim. Asla bu kadar canım yanmamıştı benim.
Gözlerimi açmaya zorluyordum am sanki birisi isteyerek kapatıyordu gözlerimi. Bedenimi hareket ettirmek oldukça güçtü. Sanki bedenim bana bağımsızlık savaşı açmış ve kazanmasına ramak kalmış gibiydi. Kendimi berbat hissediyordum.
Her şeye rağmen araladım gözlerimi. Gözlerim karanlığa alıştığı için şu an ışık olduğu için gözlerim acıyordu. Doğrulup kollarımı ovup başımı kütlettiğimde ne olduğunu anlamak istercesine gezdirdim gözlerimi etrafta. Ne olmuştu en son?
Anılar yavaş yavaş akarken zihnimde ellerini başına götürüp gözlerimi kapattım. Şu an her şeyi hatırlıyordum iyi de neredeydim şimdi? Gözlerimi açıp etrafa detaylıca bakarken buranın şifahane olmadığını fark ettim.
"Neredeyim ben ALLAH aşkına?"
Yerden kalkıp üstümü silkeleyip etrafa bakınmaya başladım. Tanıdık bir yüz görmek umuduyla etrafa bakıyordum ve bir yandanda yürüyordum. Ama hiçbir yer tanıdık değildi ya da tanıdık bir yüz yoktu.
Derin bir nefes alıp verdim. Yine nasıl bir tiyatronun ortasına düşmüştüm ben?
"Acaba şu yerde birileri yaşıyor mu?,"diyerek az ileride duran tahminen dövüş sanatlarının öğretildiği eski tür bir okul olan yapıya doğru ilerledim. Binanın giriş kısmındaki kapı biraz yıkılmış gibiydi. Zaman ona iyi davranmamış gibiydi. Elimle kapıyı hafif ittirdiğimde kapı gıcırdayarak açıldı. Oluşan toz bulutuyla öksürüp içeriye girdiğimde botlarımı altında ezilen kurumuş dalların sesi doldurdu kulağımı.
"Hey kimse yok mu? Merhaba,"diye bağırdım. Umarım,umarım burada birileri vardı. Etrafa bakınırken kapının gıcırdamasıyla hızla arkamı döndüğüm o ara duyduğum ses ve aradan geçen saniyeler sonra gördüğüm yüz ile şaşkınca bakakaldım.
"Bora?"
"Mia?"
"Demek geldiniz çocuklar sizi bekliyordum hoş geldiniz. Hadi beni takip edin,"diyen kişiyle ona döndüm. Bu adamda kimdi böyle? Ve bizi nereden tanıyor ve neden bekliyordu?
"Sen de kimsin böyle?,"diyen Mia ile adam tebessüm etti.
"Öğreneceksiniz. Şimdi beni takip edin yeter,"dediğinde Mia'nın kaşlarını çatıp sinirle karşısındaki adama baktığını fark ettiğimde elini tuttum.
"Mia,"diyerek başımı olumsuz anlamda salladım.
"Yapma."
Bana bakıp çatık kaşları düzeldi. Sinirli gözlerinin yerini özlem duygusuna bırakırken hem onun hem de benim gözlerimiz dolmuştu.
O bana ben ona sarıldığımda konuşmaya başlamasıyla ayrıldık birbirimizden.
"Seni,sizi çok özledim,"dediğinde alnına yavaşça vurup konuşmaya başladım sahte bir sinirle.
"Ne diye tek başına karar alıp gidiyorsun sen?,"dediğimde tam cevap veriyorduki adamın sahte öksürüğüyle ona döndük ikimizde. Adam bize birkaç saniye bakıp arkasına dönüp içeriye girdiğinde Mia'ya baktım. Mia ise elini karın boşluğuna koymuş öylece yere bakıyordu. Sanki bir şeyler düşünüyor ve bu yüzden dalmıştı.
Boştaki elini tuttuğumda bakışları hızla beni buldu.
"Ne oldu?,"diyen Mia ile adamı başımla işaret edip konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...