"Geldiğinde seçilmiş batacak karanlığın kızı.Kehanetin karanlık yüzü ortaya çıktığında yardıma gelecek binbir tür.Karşında durma bu karanlığın eğer içine çekilmek istemiyorsan. Yüzleş korkularınla ve diren eskiden gelen bu saçma anlayışa..."
Lodos'a en son kehanetle alakalı olan paragrafı okutmuştum. Bunun kehanet olmadığını biliyordum sadece onunla alakalı bir yazı kaleme almıştı yazar Rad. Ama yazarken sanki bir şeylerden emin gibiydi.
"Gerçekten oldukça ilginç. Bu şekilde okuduğun ve düşündüğün zaman sanki Kraliçe Minra yenilecek gibi geliyor kulağa ama... ama bu kadar kolay mı onu tahtından indirmek?,"dediğinde derin bir nefes alıp verdim ve kitabı aldığım yere koyup kendimi yatağa bıraktım. Lodos'ta benim gibi yatağıma uzanınca başımı ona çevirdim.
"Bilemiyorum Lodos. Karanlığın kızının 'Saye' olduğunu söylüyorlar. Ya o kız Saye değilse ya da Karanlığın kızı aslında bir insan değilse? Korkularla yüzleşmek...,"deyip bakışlarımı Lodos'tan çekip tavana diktim.
"Kortinix'e girmeden herbirimiz korkularımızla yüzleştik. Peki eski anlayış ne? Neye karşı direneceğiz? Neyi yanında durup neyin karşına geçeceğiz?,"dediğimde Lodos beni kendine çekip sarıldı.
"Şimdilik bu kadar yeter. Öncelikle Kortinix'in lideri Buha ile görüşmeye gideceğiz. Bu yüzden bunları düşünüp o güzel beynini bunlara yorma. Biran önce Buha ile konuşup buradan gitmek istiyorum buranın havası beni oldukça geriyor,"dediğinde gülümsedim ve yanağına bir öpücük kondurdum.
"Tamam. Haklısın,"deyip yatakta doğruldum. O da benimle doğrulduğunda ona döndüm.
Şimdilik bu kitaptan bahsetme olur mu bizimkilere?,"dediğimde başıyla beni onayladı.
"Peki Efendi Alcant hakkındaki gerçeği bizimkilere ne zaman söyleyeceksin Mia? Bunu öğrenmeye hakları var,"dediğinde derin bur nefes aldım.
"Haklısın ama verecekleri tepkiden korkuyorum."
Odada bir müddet sessizlik oluşmuştu ve bu durum düşüncelerin beynime hücum etmesine neden oluyordu.
Vampir ırkı oldukça yanlış anlaşılmıştı. Araştırmalarım sonucunda bu kanıya varmıştım.
Bu dünyada birçok şey yanlış anlaşılmalara mahkumdur aslında. Hatta bazen bu yanlış anlaşılmalar sonucu oldukça zorlu savaşlar olmuştur. Birçok kişinin kanı dökülmüştür. Bu yanlış anlaşılmâya kurban gidenlerden biride vampir ırkıydı.
Ortadaki yanlış anlaşılma belliydi ama nasıl düzelteceğim hâlâ bir muammaydı.
"Ben gidiyorum ufaklık sende hazırlan olur mu?,"deyip yanağıma bir öpücük kondurdu ve yataktan kalkıp bana gülümsedi. Ardından kapıya doğru ilerleyip kapıyı açıp dışarıya çıktı.
Bende yataktan kalkıp elbiselerimin bulunduğu dolaba ilerledim. Dolabı açıp gözüme kestirdiğim mavi elbiseyi aldım elime. Kolları tülden belinde ise siyah taşlı bir kemer bulunan bir elbiseydi. Gerçekten çok güzel görünüyordu. Elbiseyi yatağa atıp banyoya geçtim.
Güzel bir banyo yapmış ve üstümü giyinmiştim şimdi ise odamdan dışarı çıkıp aşağıya inmek için merdivenlere yönelmiştim.
Merdivenlerin aşağısında bekleyen Bora'yı görünce hızla merdivenlerden inip Bora'nı üstüne atladım.
"Seni deli kız ödümü kopardın,"dediğinde gülümsedim. Bana baştan aşağıya bakıp gülümsedi.
"Yine her zamanki gibi mükemmelsin,"dediğinde yanaklarım kızardı. Bora ise gülüp kızaran yanaklarımı öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...