Bir Plan.

655 80 23
                                    

Lodos'tan; 

Hayat kelimesinin tam olarak karşılığı neydi? Tam olarak ne anlama gelirdi? Yaşamaya? Nefes almaya? Bunlar ayrı ayrı kendi başına bir eylemken neden ben de tek bir şeyde bütünleşiyordu? Neden tek bir kişi de bütünleşiyordu? Tüm yollar tüm isimler ona çıkıyordu, Mia.

'Hayat' kelimesi ben de, onda anlam buluyordu. Onunla anlam buluyordu. O yokken her şey tamamen anlamsız geliyordu sanki. Tüm yaşam enerjik yaşama istediğim onunlaydı sanki. Ve şimdi o yoktu.

Ve ben kendimi kötü hissediyordum. İlk defa, ben ilk defa bir insana bu kadar bağlanmıştım. Sağım solum  o olmuşken,solum onunla doluyken aklımdan bir kez dahi çıkmazken onun yanımda olmayışı nerede olduğunu bilmeyişim beni çok üzüyordu. Onun iyi olduğunu  biliyordum. Ama bu yetmiyordu,yanımda olsun istiyordum.

Savaş başlamıştı.

Evet artık resmen başlamıştı.

Yıllarca herkesin korktuğu kehanette bile adı geçen bununla bile herkesin korktuğu o savaş gelmişti. Sarayı koruma altına almak adına orada birçok komutan ve askerimiz vardı bir kısmı burada diğer kısmı da cephede ve gerekli yerlerde konuçlandırılmıştı. Bizim tarafımızdan olduğunu söyleyip sonra saf değiştiren kişiler yüzünden ordu zayıflasa da Yılan Krallığından yapılan yardım bize çok iyi gelmişti. Yılan Kralı bu savaşın sadece bizim değil onlarında sorunu olduğunu sadece Mia'ya yardım amaçlı yapmadıklarını da söylemişti bunu.

Ordunun bir bölümü gelmiş olsa da bir bölümü yoldaydı  o da buraya geliyordu. Buradan dağıtılıp gerekli yerlere gönderilecektir. Artık halkta eskisi kadar Yılanlardan korkmuyordu ve onlarda artık Saklı Krallık bölgesinde yaşayan insanlarla daha iyi anlaşıyorlardı. Aralarda ki yanlış anlaşmalar, sorunlar giderilmişti. 

"Sen iyi misin?"

Sesin geldiği yere,çadırın girişine baktım. Bora tedirgin bir şekilde bana  bakıyordu. Sanki iyi olup olmadığımı anlamaya çalışır gibi bakışlarıyla ölçüyordu beni.

"Ben iyiyim gerçekten. Ne oldu? Bir problem mi var?"

Bakışlarında ki inanmamışlığı gözlerinde görsem de pek umursamadım. Kimseye anlatacak halim yoktu bir şeyleri. Hele ki şu zamanda çoğu şeyi yapmak geçmiyordu içimden.

"Aslında... Kraliçe Enva haber yolladı birkaç gün sonra cepheye gideceğimizi söyledi. İlknur çoktan yerini aldı bile. Bars'ta arkasından gitmek istedi ama diplomatik birkaç konuyla ilgilendiği için saraya geri döndü. Yakında biz de İlknur'a yardım için çıkacağız bilgin olsun diye söylemeye geldim."

Başımla onu onayladım. 

O karşıma oturmuştu. Bakışlarım onun üstünde dolaşırken zırhını giydiğini gördüm. Yüzündeki gayet ciddi ifadesi kaç gündür artık onun her zaman ki yüzü olmuştu. Kaç gündür burada bir kahkaha bile duyulmuyordu. Herkes tedirgindi,gergindi. Ne olacağı bilinmeyen bir sürece girmişlerdi. Sonu belli değildi dipsiz bir kuyu misali dibinde ne olduğu belirsizdi. Bu da insanları ister istemez geriyordu. 

"Mia'dan bir haber yok."

Diyerek geriye yaslandı sandalyede. Savaşın başlaması bir yana bir de Mia'nın nerede  olduğunu bilmemek bizi   geriyordu. Saye'den de ses çıkmayınca ister istemez daha çok geriliyorduk.

"Sakın olur musun Karan?"

Diye bağıran Saw'ın sesinin ardından içeriye giren Karan ve ardından Saw ile bakışlarım onlara döndü.

"Sakin  falan olamam. Ne demek sakın ol? Ne sakini? Nasıl sakin olayım?"

Karan'ın hızlı hızlı sinirle konuşmasına şaşırıp ona bakarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Saklı Krallık 2👑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin