Yağan yağmura bakıp iç çekip önüne dönmüştü Figen. Geleli iki gün olmuştu buraya. Onu getiren kişi Mia'nın burada olduğunu söylesede hâlâ ona dair bir işaret yoktu. Umutsuzluk kalbinde kol gezerken derin bir nefes alıp verdi.
Oturduğu sandalyeden kalkıp üstündeki gri uzun elbisenin eteğini tutup hafifçe yukarıya kaldırıp kapıya doğru ilerledi. Bu ürkünç yerde bir gündür tek başınaydı. Ne onu getiren kişi ne de buraya geldiklerinde gördüğü iri kıyım adam yoktu.
Derin bir nefes daha çekti ciğerlerine. Sakin olması lazımdı. Bu ürkünç yerden çıkıp etrafı dolaşsa belki birilerine rastlardı. Kapıyı açıp dışarıya çıktığında yağmur dinmiş toprak kokusu yayılmıştı etrafa.
Eteğini biraz daha kaldırıp çamurlu patika yolda yürümeye başladı. Etfafa bakınıyordu ama ağaçlardan başka bir şey yoktu. Buradaki ağaçlar bile tuhaftı.
İzleniyormuş gibi hissetmeye başlamıştı. Ama ortalıkta kimse yoktu.
"Figen?"
Korkuyla arkasını dönen Figen gördüğü tanıdık yüz ile derin bir nefes aldı.
"Ödümü kopardın Saye. Neredeydin bir gündür.Beni bu tuhaf ormanda o kulübeye bırakıp gittin,"dediğinde gelen baykuş sesiyle başını gökyüzüne çevirdi. Dünyadakinden daha büyük bir baykuş tam üstlerinden uçuyordu.
Buraya alışması uzun sürecekti. Mia'nın burada ne işi olduğunu ya da buraya nasıl geldiğini bilmiyordu. Saye'ye sorduğunda buranın 'Saklı Krallık' olduğunu söylemişti ve ardından Mia'nın burada olduğunu söylemişti.
Mia bu değişik ormanda ne arıyordu? Yapayalnız bir şekilde burada bu tuhaf yerde nasıl yaşıyordu?
"Mia'nın yanına gitmek istiyorum hemde hemen,"diyen Figen ile Saye başını olumlu anlamda salladı.
"Ankan hemen buraya gel,"diyen Saye ile bir anda yanında beliren Ankan ile Figen korkuyla bir adım geriye gitti. Alışamıyordu işte.
"Bir an da belirme orada burada Ankan. Misafirimizi korkutuyorsun,"diyen Saye Figen'e dönüp tebessüm etti.
"Hadi artık Mia'yı bulalım,"deyip parmağını şıklattığında oluşan mor ışığa bakan Figen Saye'nin konuşmasıyla ona döndü.
"Bizi Mia'ya götür!"
Bunu demesiyle mor ışık kendi etrafında iki tur atıp düz bir şekilde ilerlemeye başladı. Figen,Saye ve Ankan mor ışık küresini takip ederken Figen Saye'ye aklından geçeni sormak ile sormamak arasında kalmıştı.
"Saye,"deyip ona döndü Figen. Saye ise mor ısıktan gözlerini ayırmadan konuştu.
"Efendim Figen,"dediğinde Figen aklındaki soruyu dile getirdi.
"Saye bunu dün soracaktım ama sen ortalıkta yoktun. Mia'yı... nereden tanıyorsun? Tamam bir dostun ama bu dostluk nerede başladı ya da nasıl başladı? Biliyorum çok soru soruyorum ama,"dediğinde Saye gülümseyerek konuştu.
"Çok soru sormuyorsun Figen. Bunlar hakkın. Birisi seni bambaşka bir dünyaya sevdiğin birini bulmak için getiriyor,sana yardım ediyor ama neden bu iyiliği yaptığını söylemiyor. Ben olsam emin ol ben de merak ederdim,"deyip ışığa baktı. Mor ışık sıklaşan ağaçların arasından usulca geçerken diğerleride zorda olsa onu takip ediyorlardı. Sıklaşan yerdeki ağaç dallarını Ankan kılıcıyla kesiyor ve bu şekilde geçmeleri için yol açılmış oluyordu.
"Mia ile tanışıklığımız yıllar yıllar önceydi Figen. Aslında bir tanışıklık demeyelim. Ben her şeyimi kaybetmiş bir şekilde berbat bir haldeydim. Annem,sevdiğim adam,halkım... hepsi sırt dönmüştü bana. İçimdeki yangın günbegün artıyordu. Buna daha fazla dayanamadım,"deyip sağ tarafa döndüler. Derin bir nefes alıp devam etti Saye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Krallık 2👑
Fantasy❕Kitap düzenlenmeye alınacaktır.❕ İlk kitabı okumanız şiddetle tavsiye edilir! Saklı Krallık'ın kaderi artık Mia ve arkadaşlarının omuzlarındaydı. Ya kurtaracaklar ya da yıkacaklardı. İyiler ve kötüler... bunlar her zaman vardı. Hep iyiler ve kötüle...