Öldürmek mi?

2.1K 251 15
                                    

Başıma giren ağrıyla gözlerimi açtım.  Etraf bulanık görünüyordu. Gözlerimi kırpıştırıp etrafa bakındım. Loş bir ışık vardı. Başımı yan tarafa çevirdiğimde yanımda yerde yatan Bora,Saye,Albert ve Saw'ı gördüm. Yanımda uzanan Albert'ın kolunu dürtüp bir yandanda ismini söylüyordum. Birkaç dakika sonra hareketlenip gözlerini açtı. Uzandığı yerde doğrulup elini başına götürdü.

"Kahretmesin neredeyiz biz?,"dediğinde bana döndü. Ardından dudaklarını konuşmak için tekrar araladı.

"Ve diğerleri nerede?"

"Sanırım farklı yerlere düştük. Umarım onlarda yan yanaydılar. Şimdi diğerlerini uyandırıp buradan çıkalım,"deyip ayaklandığımda Albert'ta ayaklandı. 

Diğerlerinide uyandırıp onlara kalkmaları için yardım ettikten sonra kapıya ya da ona benzer bir şey aramaya başladım.

"Buraya nasıl girdik? Yoksa o boyut kapısı buraya mı açıldı? Peki o zaman diğerleri nereye gitti?,"dediğimde Bora duvarlara tekme atıyordu.

"Buranın lanet olasıca kapısı nerede? "

Parmaklarımı şakaklarıma götürüp ovdum. Başım zonkluyor sanki içinde dinazorlar tek kale maç yapıyorlardı. 

"Arkadaşlar biraz sakin olalım,"deyip onlara döndüm. Hepsi bana bakıyordu.

"İçeride loşbbir ışık var bu da demek oluyorki ya buranın bir kapısı,penceresi ya da ona benzer bir şeyi var. Sakin olup orayı bulalım ve bu yerden çıkıp diğerlerini bulalım. Ve son gölge taşını aramaya devam edelim,"dediğimde başlarıyla beni onayladılar. 

Ellerimi duvarın pürüzlü yüzeyinde gezdirip kapıya benzer bir şeyler arıyordum. İçeride loşda olsa bir ışık vardı. Bu sayede sadece gözümüzün önünü görüyorduk eh bu da yetiyordu. 

"Sanki burada bir şey var. Bir bakın,"diyen Saye ile sesin geldiği yere döndüm. Saye iki duvarın birleştiği yerde duruyordu. Oraya doğru yürürken sendeledim tam düşüyordumki Saw kolumdan tuttu. 

"Teşekkür ederim. Net göremiyorum etrafı,"dediğime gülümsedi sadece. 

Saye'nin yanına geldiğimizde iki duvarın birleştiği yerde bir çatlak vardı.

"Demekki o ışık buradan geliyor. Çekilin geriye,"diyen Bora ile ondan uzaklaştık. Bora iki elini birbirine paralel tuttu. Oluşan buz küresini o çatlağa fırlattığında büyük bir gürültüyle duvar parçalanırken Albert elindeki enerji küresini Bora'nın patlattığı duvardan geriye kalana  fırlattı. Albert'ın fırlattığı enerji küresi dönüşüp sutün şeklini alınca derin bir nefes alıp verdim.

Tavanın   üstümüze çökme tehlikesi kalmamıştı şimdi.  Oluşan delikten teker teker çıktık. Önümüzde meşalelerle ışıtılan bir koridor vardı. Duvarlardan yer yee  ağaç kökleri çıkmıştı. Yavaşça gidip duvarın dibinde durdum. Elimi duvara değdirdiğimde toprak olduğunu farkettim. 

"Bu toprak. Biz yerin altındayız,"dediğimde bizimkilere döndüm. 

"O zaman biz Yılan Bölgesinde miyiz?,"diyen Saw ile omuz silktim. 

"Bilemiyorum Saw."

Her ne kadar rahat görünmeye çalışsamda içim içimi yiyordu. En çok korktuğum canlılardı yılanlar ve bu dünyada onlar... fazla büyük ve daha ürkünçtü. Derin bir nefes aldım. Korkunun beni ele geçirmesinin sırası değildi. Öncelikle bizimkileri bulup iyi olup olmadıklarını öğrenmeliydim. Daha sonra korkmaya devam edebilirdim değil mi?

"Peki. Şimdi bizimkileri nasıl bulacağız? Burası çok büyük bir yere benziyor,"diyip birden fazla  giriş ve çıkışı olan mağaralara baktım. 

Saklı Krallık 2👑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin