Saye.👑

2.4K 277 28
                                    

Bacaklarımı kendime çekip önümdeki turuncu gölcüğe baktım. Bay ağaç'ın dediği 'renk' mevzusuna takılı kalmıştım. Tam olarak neydi emin olamıyordum ama önemli bir şey olduğu kuvvetle muhtemeldi.

"Renk denilen  şey... nasıl bulunurki?"

Kendi kendime söylenirken önüme düşen gölgeyle kaşlarımı çattım. 

"O elindeki kılıcı indirsen iyi olur,"dememle gölgesinden anladığım kadarıyla eli havada kaldı öylece. Sakince arkamı döndüğümde bu kişinin sabahki bana nefretle bakan vampir olduğunu gördüm. Kaşlarım havalanırken dudaklarım alayla kıvrıldı.

"Cidden? Bu mudur yani? Sen vampirsin ama...,"deyip gözlerimle elimde tuttuğu sapı  işlemeli  kılıcı işaret ettim.

"Kılıç ile  öldüreceksin beni? Garip,"dediğimde hırsla elindeki kılıcı yere attı. Bense umursamadan önüme döndüm. Bana hiçbir şey yapamazdı. Bunu hissediyordum kılıcı tutarken eli titriyordu. Bana,Saklı Krallık halkına olan nefretiyle doluydu kalbi ama bir insanı öldürmek... o bunu yapamazdı.

"Adın ne,kimsin bilmiyorum.  Bizden bu kadar çok nefret etmenle alakalı birkaç teorim var ama doğrumu emin değilim,"dediğimde sert bir şekilde nefesini verdi.

"Siz insanlar neyden eminsinizki? Siz... siz,"dediğinde kırmızıdan yeşile dönen gözlerine çevirdim bakışlarımı. 

"Sizi buraya sürgün ettiler diye böyle nefret duyuyorsun değil mi?,"dediğimde ilk afallasada sonradan kendini toplayıp kaşlarını olabildiğine çattı. Önüme dönüm bacaklarımın üstüne koydum ellerimi.

"Haksızda sayılmazsın aslında. Ama yine de bu nefret... sencede fazla değil mi?,"dediğimde karşıma oturup bağdaş kurdu. Bakışlarındaki o nefret parıltıları biraz bile azalmamıştı.

"Fazla mı? Güldürme beni,"dediğinde başını iki yana salladı.  

"Sen neler yaşadığımızı bilmiyorsun. Nasıl dışlandığımızı,hor görüldüğümüzü bir ucube gibi karşılandığımızı bilmiyorsun. Gece yatmadan önce yaramazlık yapan çocuklara ne denirdi biliyor musun? 'Uyu yoksa seni vampirler yer!',"deyip sırıttı.

"Oysa biz uzun zaman önce onlarla kardeş gibi yaşardık. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Ta ki...,"dediğinde ben konuştuğum için bölünmüştü sözü.

"O güne kadar. O yanlış anlaşılmaya kadar,"dediğimde öylece bana baktı.

"Hor görülmenin,itilip kalkılmanın ne demek olduğunu ben çok iyi biliyorum. Ama her şey nefret etmekle,intikam almakla çözülmez. Sen onlardan böyle vahşice bir intikam alırsan sence onlardan bir farkın kalır mı?,"dediğimde durup düşündü. 

"Benim geldiğim yerde şöyle bir söz vardır 'en büyük intikam, affetmektir.' Sen sana kötülük yapanları affedip geçersen onları vicdanıyla,pişmanlığıyla  baş başa bırakırsın. Aksi takdirde senin alacağın intikam emin ol ki sana daha çok zarar verecek,"dediğimde bakışlarını ilerideki yeşil renkteki gölcüğe dikti. 

"Affetmek,"deyip sustu. Sanki kendi kendine konuşuyor gibiydi.

"Affettiğimde her şey eskisi olmayacak ama,"dedi ve bana döndü.

İntikam aldığında da her şey eskisi gibi olmayacak. Gidenler geri gelecek mi? Ya da onca eziyetin izleri silinecek mi? Hayır! Sende onlara,onların size yaptığı gibi yaptığında onlardan bir farkın kalmayacak. Ve belki bir yerlerde sizden nefret ederek büyüyen ,senin gibi intikam almak için yaşayan birinin olmasına sebeb olacaksın,"dediğimde durdu öylece.  Ne o tek bir kelime etti,ne de ben. İkimizde susup önümüze  baktık. Bazı şeyleri tarttık zihnimizin terazesinde ya da bazı düşünceleri yargılayıp idama mahkum ettik.

Saklı Krallık 2👑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin