Devler...👑

11.1K 518 140
                                    

Gördüğüm şeyin  karşısında nefesim kesilmişti. Bu nasıl bir canlıydı böyle?

Hepimiz birkaç adım geriye gitmiştik.

"Kimse ani bir hareket yapmasın bu bir insan yiyen dev. Sakın... hareket etmeyin."

İn-insan yiyen bir dev mi? İnsan mı yiyor? Bildiğimiz insan hani şu bizim gibi olan insanları?

Beynim yanmış durumdaydı abimin dediğini duysamda anlayamıyordum. 

"Bizi yiyecek mi?,"diye sordum kısık sesimle içimde oluşan korku sesimede yansımıştı. 

Altında yapraklardan yapılma bir pantolon giyen,siyah saçlı, kocaman iki gözü olan ve elinde bir baltası olan dev bize bakıyordu. Ama bir şey yapmıyordu.

"Bu devlerin gözleri düzgün görmez bu yüzden ani hareket yapmazsak hiçbir şey olmaz,"diye söyleyen abime bakıp kısık sesle 'anladım!' dedim. Yutkunup deve baktığımda sanki bir şey kokluyor gibiydi.

"İnsan. İnsan kokusu alıyorum,"dedi kalın sesiyle. Bu duruma yutkunup nefesimi tuttum. Ah olamaz... 

"Tamam beni dinleyin. Yavaşça çıkışa doğru gidiceğiz aynı anda ani hareket yapmadan,"diyen abimle hepimiz henfikir olucağızki başımızla onayladık. Dev bir anda hızla bize dönünce gözlerimi kapattım.

"İnsan kokusu birden fazla insan kokusu,"diye tekrarlarken elimin tutulmasıyla gözlerimi açtım. Bora elimi güç verircesine sıktığında sadece tebessüm ettim.

 Abimin eliyle 'hadi!' işareti yapmasıyla aynı anda geriye doğru bir adım attık. Ama yüzlerimiz hâlâ  deve dönüktü. Yavaş yavaş geriye doğru giderken belim bir duvara çarptı. 

"Ah belim,"diyip sessizce inleyen Karan'ın dediğiyle sadece benim sırtımı çarpmadığımı anladım. Öylece yerimizde dururken aklıma gelen korkunç gerçekle bizimkilere döndüm onlar ise gözlerini ayırmadan  deve bakıyorlardı.

"A-arkadaşlar. Şu an tam yolun ortasındayız ve, ve bu-burada du-duvar yokki,"dediğimde hepsi bana döndü.

"Eee o zaman biz neye çarp- ALLAH'ım o da ne?,"diye sonuna doğru bağırıp üç adım geri giden Albert ile korkuyla yavaşça arkamıza döndük ve karşımızda bize sivri dişlerini göstererek sırıtan devle çığlık atmaya başladık.

Biz çığlık atınca devde bağırmaya başladı. Bir biz bağırıyor birde dev bağırıyordu. Bu saçma durum karşısında durdum. Ama diğerleri hâlâ bağırıyordu. 

"Yeter! Kesin bağırmayı ve hemen buradan çıkalım!,"diye bağırdığımda bizimkiler bana döndü hızla atların yularlarını tuttular.

 Hızla mağaranın içine doğru koşuyorduk. Çıkış devler yüzünden kapanmıştı. Çıkışın önünde durdukları için  oradan kaçsaydık hepimiz akşam yemeği olabilirdik.

"Şimdi ne halt yiyeceğiz biz?,"Karan'ın sorusuyla ona bakıp önümü döndüm.

"Bilmiyorum Karan. Sadece koşalım. Elbet bir çıkış vardır."

Abimin dedikleri kulaklarımı doldururken beynimde bir ses yükseldi.

'Ya bir çıkış yoksa? Ya burada ölüp gideceksek?' 

Aklıma gelen bu kötü düşünceler kalbimi maratona çıkmışım gibi attırırken korkudan ağzım kurumuştu.

"Girin şuraya,"diyen Şyan'ın gösterdi tünele girdik hızla. Bu tünel dar olduğundan arka arkaya at üstünde ilerlemeye karar verip atlara bindik. 

Devlerden bir ses yoktu. Acaba onlardan daha fazla var mıydı burada? Yoksa sadece o ikisi miydi? 

Gölgelerden kaçarken devlere yakalanıyorduk bu resmen yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak gibiydi. 

Saklı Krallık 2👑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin