Saraya Dönüş

1.8K 228 79
                                    

Sabahın ilk ışıklarına kadar Lodos'tan bir iz aramış ama bulamamışlardı. Birkaç şey haricinde. Ufak tefek, anlamsız şeyler. 

Kendini hiç iyi hissetmiyordu Mia gerçekten dayanmak çok zordu onun  için. Nerede, ne yapıyor bunları bilmeden geçirdiği her dakika delirmenin sınırına geliyordu. 

Saye daha uyanamamıştı ve bu yüzden bir şey öğrenememişlerdi. Omuzuna dokunulmasıyla arkasını  dönen Mia karşısında ona bakan Bora ile gülümsemeye çalıştı. Onlardan kaçmak için kırk takla atıyordu adeta. Onlara üzgün olduğumu göstermek istemiyordu.

"Hadi ama seni senden daha iyi tanıyorum. Yıpratma böyle kendini. Mia her zaman güçlü olmana gerek yok. Biz varız arkanda. Her daim seni koruyacak kocaman bir aile." 

Onun bu dedikleri ile tebessüm etti Mia sadece. İçinden hiçbir şey gelmiyordu. Sanki yaşamıyor gibiydi. Karan onu yaptığı şakalarla güldürmeye çalışsada ise yaramamıştı. Herkes çok üzgündü. Gruptan Figen hariç diğerleri Lodos'u aramak için dört bir yana dağılmışlardı Figen ise Saye'nin başında beklemişti.

"Biliyorum. Merak etme ben iyiyim."

Bora'nın  ona  inanmadığını belli eden bakışlar atarken Mia  o bakışların altında eziliyordu. 

"Tamam hadi artık gidelim."

Daha fazla dayanamayarak bunu söylemiş ve yürümeye başlamıştı. 

"Cidden mi Mia?  İyisin öyle mi? Doğru çok iyisin işte bu yüzden ellerin yumruk halinde ve titriyorsun," deyip kolundan tuttu. Onun dedikleriyle dolu olan gözlerini kapattı. Bir damla yanağından süzülürken Bora onun bu haline dayanamamış ve onu  kendine çekip sarıldı. Bu Mia'nın  daha çok ağlamasına  neden oluyordu.

"Bulamıyorum. O yok. Bir anda ortadan kaybolması...bu çok saçma. Onu kim kaçırmış olabilir," dedi ağlamalı çıkan sesini  bastırmaya çalışarak.  Boğazında bir düğüm vardı ve oradan kalkmıyordu sanki. 

"Şşşşşt tamam ben varım. Onu bulacağım. O Lodos o herife ne olabilir ki? O sadece senin yanında kuzu gibi. O Gölge unuttun mu? O gelmiş geçmiş en iyi generaldir. Sen merak etme," dediğinde gülümsemeye çalıştı.  

"Hadi gidelim artık," diyen Efendi Alcant ile  Bars  Gölge Taşlar'ını dağıttı. Saye hala uyanmasada bir elini İlknur diğerini de Karan tutmuştu istemeye istemeye. Saye'nin başı İlknur'un omuzuna düştüğünde İlknur Bars'a  seslendi. 

"Hadi artık Bars."

Bars  ise Mia'ya  bakıp elini uzattı.  Kardeşiyle konuşmaya çalışsada Mia bunu istememiş ve ondan uzaklaşıştı. Kendinin üzüntüsünü saklamaya çalışıyordu. Kardeşinin bu son birkaç saatte yavaş yavaş çöktüğünü hissediyordu. Bu Bars'ı çok üzüyordu. Elini tuttuğunda Mia boşta kalan eline baktı. Lodos'un olmayışı canını çok yakıyordu. Gözyaşları akarken kapattı gözlerini yayılan lacivert ışıkla birden ortadan kayboldular. Birkaç saniye sonra sarayın avlusunda beliren grup ile Efendi Alcant'tan mesaj alan Kraliçe Enva, Kral Kutsu ve Prens Sercan avluda onları görünce çok mutlu oldular. 

"İşte sonunda geldik."

Efendi Alcant'ın sesi ile gözlerini açan Mia karşısında anne, babasını ve dayısını görünce onları ne kadar çok özlediğini anladı.  Kraliçe Enva hızlı adımlarla kızına yaklaşıp ona sımsıkı sarıldı. Mia ise annesine sarılınca ağlamaya başladı. 'Anne sıcaklığı, güveni bu olsa gerek' diye düşündü Mia. İçinde biriken acıları daha fazla dizginleyememişti ve annesinin ona sarılmasıyla son bulmuştu. Belkide bu sıcaklığa, güvene, bu sarılmaya ihtiyacı vardı. Kraliçe Enva, kral Kutsu ve prens Sercan'ın son yaşanan hadiseden haberleri vardı. Bu yüzden neler olduğunu biliyorlardı ve kızlarının halini anlıyorlardı. Belkide en çok onlar anlıyordu bunu. Lord Tansan yüzünden bu acı deneyimi tatmışlardı.  

Saklı Krallık 2👑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin